Herhangi bir etik ihlali, ortaya çıkarmayı ve görünür kılmayı, mesleğimizi ve meslek etiğini savunmanın bir gerekliliği ve aynı zamanda istismara maruz kalmış kişilerle dayanışma yolu olarak görüyoruz.
Bu metinde emek/sınıf eksenli bir yaklaşıma sahip bir öğrenci oluşumunun nasıl özelliklerinin olabileceğine dair bazı fikirler sunacağım.
Dernek üyesi Baran Gürsel'in "Odalaşmak İsteyen Psikologlar Facebook Grubu, Psikologların Proleterleşmesi ve Federasyona Dair Düşünceler" başlıklı yazısını aşağıda bulabilirsiniz.
Meslek tanımsızlığı ve unvan belirsizliği, psikologlar ve psikoloji öğrencileri için güvenceli çalışma ve toplum yararına nitelikli hizmet sunabilmenin önündeki önemli engellerden biridir. Bu soruna karşı mücadele büyüyerek sürüyor.
Üyemiz Baran Gürsel'in Kampfplatz dergisinde yayınlanan Sınıf ve Psikolojisi İlişkisini Yeniden Kurmak adlı yazısını aşağıda paylaşıyoruz.
Meslek tanımsızlığı ve unvan belirsizliği, psikologlar ve psikoloji öğrencileri için güvenceli çalışma ve toplum yararına nitelikli hizmet sunabilmenin önündeki önemli engellerden biridir.
14 Mayıs'ta Ankara'da* ve 18 Mayıs'ta İstabul'da** yaptığımız basın açıklamalarının metinlerini aşağıda bulabilirsiniz.
Geçtiğimiz yıl tüm emekçiler gibi psikologların da hak kayıplarına sahne oldu. Bir yıl kadar önce alanda çalışan psikologların ve psikoloji öğrencilerin itirazlarına karşın büyük kısmı akademisyen olan TPD yönetimi ve sağlık alanında neoliberal dönüşümleri hızlandırarak uygulamak görevini üstlenmiş Sağlık Bakanlığı eliyle hazırlanan ve torba yasa kapsamında kabul edilen psikolog ve klinik psikolog ünvanlarını düzenleyen maddeleri tam da 1 Mayıs arifesinde uygulamaya sokularak Sağlık Bakanlığı'nda çalışan psikologlar koşullu olarak sınav ve sertifikasyona mecbur bırakılarak işten çıkarılma tehdidiyle yüz yüze bırakıldı.
10 Mayıs meslektaşlarımız tarafından "Psikologlar Günü" olarak kutlanmaktadır. Son yıllarda çalışma alanlarımızda yaşadığımız hak kayıpları ve son olarak da torba yasa vesilesiyle çalışma hakkımızın akademik unvanlar üzerinden özel üniversitelere ve paralı sertifika programlarına devredilmesi, mesleki onurumuzun bir simgesi olan bu günü her senekinden daha anlamlı kılmaktadır.
Psikologlara, Psikolojik Danışmanlara, Psikiyatristlere, Psikiyatri Hemşirelerine, Sosyal Hizmet Uzmanlarına, Öğrencilere ve Kamuoyuna Çağrımızdır.
Büyükşehir belediyesinin geçtiğimiz seçimlerde başta AKP’nin oy kaynağı olmuş beldeler olmak üzere birçok beldede açtığı Kadın Aile Sağlığı merkezleri psikologların da meslek tarihleri boyunca basına yansıyan ilk direnişlerine tanıklık etti.
Türk Psikologlar Derneği ve Türk Psikoloji Öğrencileri Çalışma Grubu tarafından 22 Kasım Pazar günü Ankara’da, Meslek Yasası için düzenlenen eyleme Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği Girişimi olarak biz de destek veriyor ve katılıyoruz. Psikologlar olarak bir meslek yasamızın olmamasının, çalışma alanlarımız olan özel kurumlarda ve kamu kurumlarında, psikolojik hizmetler alanında görev yapan diğer meslek uzmanlarının karşısında bizi eşitsiz, haksız bir konuma koyduğunu biliyoruz.
Geçen sene yürürlüğe giren SSGSS yasasıyla birlikte sağlıkta yaşanan ticarileşme hızını artırdı, sağlık hizmetlerinin kamunun elinden alınamsı yönünde büyük bir adım atıldı. Bu yasa devlet hastanelerinde muayene ücretlerinin artırılması, kişilerden alınan katkı paylarının artırılması, ilaçlara ödenen ücretlerde devletin payının azaltılması, emeklilik yaşının artırılması gibi birçok saldırıyı içeriyordu. Uzun süredir sürdürülen sağlıkta ticarileştirme politikalarını n somutlaşmasıydı bu yasa.