Savaşa taraf olmaya çalışan ülkenin halkları olarak BARIŞı seçiyoruz.
Hatırlatalım; Suriye, zorla yerinden edilmiş insanların geri gönderileceği güvenli bir ülke değildir.
Barışın sağlanamadığı bir alana insanları zorla göndermek yeni yaralar açmaktadır. Göç etmek insan hakkıdır.
Mülteci çocukların eğitim hakkı bir lütuf değil, devletlerin yükümlülüğüdür.
Bölgede ve ülkede barışın imkânları büyük ölçüde daraltılmıştır. Buna göz yumamayız.
Kız çocuklarının evlendirilmesine göz yummak, evlilik içi tecavüze uğramalarına seyirci kalmak demektir.
26-27-28 Eylül tarihlerinde ODTÜ'de düzenlenecek olan IV. Eleştirel Psikoloji Sempozyumu'nun programını burada bulabilirsiniz.
23-26 Ağustos tarihleri arasında bölgeye giden TODAP ekibi ve hâlihazırda bölgede bulunan arkadaşlarımız tarafından paylaşılan gözlemleri sunuyoruz.
Bizler, insan, toplum ve tüm canlıların yanında durarak savaşın karşısında konum alma duruşunu sahipleniyor ve bunu devam ettirmenin ve korumanın önemine inanıyoruz.
Psikologlar Savaş Değil Barış İstiyor!
Ulaş Başar Gezgin'in 27 Haziran 2013'te Bianet.org'da yayınlanan "Gezi'nin Psikolojisini Anlamak: İçeriden ve Dışarıdan Bakışlar" adlı yazısını aşağıda paylaşıyoruz.
Türkiye, savaş söyleminin, açık ya da örtük düşmanlaştırma ve hedef göstermenin, öfke ve nefretin sıklıkla toplumsal yaşama hâkim kılındığı bir ülkedir. Bu söylem ve bu söylemin kurduğu politikalar bugüne kadar birçok olayın doğrudan sorumlusu olmuştur. Bugün Reyhanlı’da insanların katledilmesi de açık savaş politikalarının ve kışkırtıcı dış politikanın sonucudur. Bir yandan ülke içerisinde toplumsal barışı tesis etme iddiasını taşırken, diğer yandan nefreti ve savaşçıl siyaseti sürdüren hükümet bu şiddetin başta gelen sorumlusudur.