Gezi Parkı'nın park olarak kalması için başlayan eylemler, karşısında polis şiddetini bulmuş ve bunun sonucunda eylemler tüm ülkeye yayılarak polis şiddeti ve baskı politikalarına karşı bir direnişe dönüşmüştür. Bu eylemler Gezi Parkı ve Taksim Meydanı'nda devlet terörünün bir süre durmasını sağlayarak insanları Gezi Parkı'nda kolektif bir yaşam ve barış içinde birlikte yaşama deneyiminin zenginliğinde buluştururken polis şiddeti çoğu ilde devam etmiş, hak arama ve protesto özgürlükleri kısıtlanmış, gözaltılar, tutuklamalar bunlara eşlik etmiştir.
Binlerce insanın yaralandığı, 4 kişinin hayatını kaybettiği, binlerce hayvanın öldüğü bu süreçte halkın direnişinin devam ettiğini ve taleplerinin arkasında duruyor olduğunu ısrarla vurguladığını gören hükümet 15 Haziran Cumartesi günü yeni bir operasyon başlatmış ve şiddet dalgasını arttırmıştır. Ana akım medyanın, seçici ilgi göstererek, AKP mitinglerini ön plana çıkararak ya da direniş ve karşısındaki baskıdan, şiddetten hiç söz etmeden verdiği desteği de arkasına alan hükümet ve emniyet güçleri, halka uyguladığı şiddet sürdürmektedir. Şiddetin sorumluları insanların konuşma ve yaşama hakkına saldırmakta, kullandığı dil ve abartılmış veya yalan bilgilerle toplumun bazı kesimlerini kışkırtmakta beis görmemekte ve bunlardan geri adım atmak niyetinde gözükmemektedir.
Bizler, psikologlar olarak, insanların en temel hakları olan yaşama, söz söyleme ve eyleme haklarını açık şiddet ve saldırgan dil ile bastırma hedefinde olan, doğa ve diğer canlıları katleden ve toplumun taleplerini ısrarla görmezden gelen hükümet politikalarına karşı DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve TDB'nin almış olduğu grev ve eylem kararını destekliyoruz. Hükümeti, idarecileri, emniyet yetkililerini ve medya patronlarını kınıyor, grev süresince üretimi durduruyor, ilk günden beri olduğu gibi sokağa çıkıyoruz.
Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP)