Özgecan Aslan, 11 Şubat günü okuldan çıktı, arkadaşlarıyla vakit geçirdi, eve gitmek için TOK minibüsüne bindi ve çok acı ki minübüste bulunan 3 adam (ki ikisi baba-oğul) tarafından vahşice öldürüldü, yakıldı, bir dereye atıldı. Bu vahşet, bir sapıklığa, bir bozukluğa değil toplumsal, politik ve hukuki bir soruna işaret ediyor.
Bu toplumda bir nefret cinayeti daha yaşandı. Kadın olduğu için, çocuk olduğu için, transeksüel olduğu için ya da eşcinsel olduğu için öldürülenlere bir yenisi daha eklendi. Geriye kalan bizler ise ya fail, ya sıradaki kurban, ya sessiz tanık, ya azmettirici ya da yas tutan ve isyan edenleriz!
Devlet yetkililerinin sözlerine bakın; “kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum”, “Kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek”, “Kızlar okuyunca erkekler evlenecek kız bulamıyor”, “Anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün, anası ölsün”, “Tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse devlet bakar”, “Tecavüzcü, kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masumdur.” Örnekleri çoğaltmak ve fıtrat konusunda söylenenleri de eklemek mümkün.
Erkek şiddetine maruz kalan kadın, polise, mahkemeye gittiğinde faili koruyan, dayağı, hakareti, tacizi, tecavüzü olağanlaştıran, bunu yapamadığında “hastalık” ve normdışı gösteren bir örgütlü gücün sistematik şiddetine maruz kalıyor. Katil, tecavüzcü, tacizci erkekler hak ettikleri cezaları almıyor ya da haksız biçimde tahrik indiriminden faydalanıyor. Devlet, kadınları korumadığı gibi, bu konuda acil önlem alınmasını talep eden kadın örgütlerini de yok sayıyor.
Kendi iktidarına tehdit olarak gördüğü her yeri ve herkesi izleyen, dinleyen iktidar; söz konusu olan kadınların güvenliği olduğunda hiç bir kamusal düzenlemeye gitmiyor; kadınların taciz ve tecavüze çok fazla maruz kaldığı sokakları ve toplu taşıma araçlarını kadınlar için daha güvenli hale getirecek uygulamaları yerine getirmiyor. Tersine tüm imkanlarını şiddeti adeta teşvik etmek, erkek egemen zihniyeti pekiştirerek kadınları gittikçe daha fazla kısıtlamak ve baskılamak için kullanıyor.
Özgecan’ın öldürülmesinden, katilleri koruyan, eşitsizliği, ayrımcılığı körükleyen yasa ve uygulamalarıyla hükümet, erkek egemen toplum, bu kültürü onaylayan medya ve buna sessiz/seyirci kalan herkes sorumludur. Faili değil şiddete uğrayanı cezalandıran, söylemleriyle kadınlara yönelik nefreti körükleyen hükümeti bu tavrından derhal vazgeçerek kadınların insanca yaşama hakkı için acil önlemler almaya ve meclisi kadın cinayetlerini durdurmak için olağanüstü toplanmaya çağırıyoruz.
Yaşasaydı, yaşayabilseydi meslektaşımız olacak gencecik bir kadın arkadaşımızı yitirdik. Çok üzgün ve öfkeliyiz, hem yasta hem isyandayız. Ailesine, arkadaşlarına, sevenlerine başsağlığı ve sabır diliyoruz.
Herkesi Özgecan ve daha önce katledilen tüm kadınlar ve translar için ses çıkarmaya davet ediyoruz!
Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği (TODAP)