Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği(TODAP)
Psikoloji Lisans Eğitimleri Üzerine Öğrenci Forumları
5. Buluşma Raporu-İstanbul Ticaret Üniversitesi
17.05.2015
Türkiye'deki psikoloji lisans eğitiminin niteliği üzerine tartışmak, eksik ve değiştirilmesi gereken yönleri hakkında fikirler/öneriler oluşturmak için öğrenci forumlarında bir araya geldik. Birinci buluşmayı İstanbul’da ve ardından diğer buluşmaları İzmir, Ankara ve Mersin’de gerçekleş-tirdik. Son olarak beşinci buluşmayı yine İstanbul’da gerçekleştirdik.
Genel çağrıcılığını Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği’nin (TODAP) yaptığı 5. Öğrenci Forumu; TODAP, Türk Psikologlar Derneği ( TPD ), Türk Psikoloji Öğrencileri Çalışma Grubu (TPÖÇG), Psikoloji Öğrencileri Meslek Yasası Platformu (PÖMYAP); İstanbul, Arel, Doğuş, İstanbul Bilgi, İstanbul Gelişim, İstanbul Ticaret, Kadir Has, İstanbul Kültür, Üsküdar ve Yeni Yüzyıl Üniversitelerinin Psikoloji Kulübü ile Boğaziçi, Medipol ve Okan Üniversitelerinin Psikoloji Topluluğu’nun ortak çalışması olarak düzenlenmiştir.
17 Mayıs Pazar günü İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde gerçekleştirdiğimiz forumun raporu aşağıdadır. Toplantıda, daha önce gerçekleştirilen forumlarda değinilen ve tartışılan konular ele alınmıştır.
1. Psikolojiye - Psikoloğa Yönelik Algı
Psikolojiye ve psikologlara yönelik algının; gerek aday gerekse bölümde okuyan öğrencilerde, üniversitelerde, medyada ve toplumda eksik ve hatalı bilgilerle temellendirildiği üzerine konuşulmuştur.
Lise öğrencilerinin psikoloji bölümlerinin içeriğine ve psikolojinin klinik dışındaki alt alanlarına dair yeterli bir biçimde bilgilendirilmemeleri, psikolojinin yalnızca klinik psikolojiden ibaretmiş gibi algılanması sorunu üzerinde durulmuştur. Aday öğrencilere yönelik bilgi ve deneyim akışının daha iyi şekilde yapılabileceği böylece aday öğrencilerin psikoloji bölümünü seçerken gerekli bilgilere sahip olmasının alanla gerçekçi bir ilişki kuruyor olmayı sağlayabileceği vurgulanmıştır.
Bunun için de sosyal bir ağ kurulabileceği, üniversite tercih döneminde online destek sunulabilecek bir platform oluşturulabileceği, liselerde görev yapan rehber öğretmenlerle işbirliği sağlanarak ortak bilgilendirme toplantıları yapılabileceği önerileri sunulmuştur.
Psikoloji bölümlerinde okuyan öğrencilerin, psikolojinin klinik dışındaki diğer alt alanları, psikologların hangi alanlarda ne koşullarda çalıştığı ve çalışabileceği, psikoloji alanının diğer alanlarla ilişkisi konusunda bilgi ve deneyim edinme imkanlarının kısıtlı olduğu belirtilmiş ve bunların giderilmesi için çalışmaların yapılmasının önemli olduğu vurgulanmıştır.
Üniversitelerin ve medyanın, psikoloji bölümünü tanıtmaktan öte, pazarlama düşüncesiyle hareket ettiği konuşulmuş, bu durumun da hem aday öğrencileri hem de toplumu eksik ve hatalı algılamaya ve yönlendirmeye sebep olduğu dile getirilmiştir.
Psikologlara duyguları olmayan, öfkelenmeyen, üzülmeyen, hep sakin kalan gibi kişilik özelliklerinin yüklendiği bir toplumsal algının var olduğu; bu algının giderilmesi için psikologların ve psikoloji öğrencilerinin sokağa çıkarak hizmet alan ve alacak kişilere alanın tanıtılmasına katkı sağlayacak videolar hazırlayabileceği, kamu spotları oluşturabileceği gibi öneriler sunulmuştur.
2. Psikoloji Lisans Eğitimlerinin Bugünkü Durumu
Psikoloji lisans eğitiminin tüm üniversitelerde 4 yıllık bir süreci kapsamasının, psikolojinin alt dallarının çeşitliliği nedeniyle hem teoride hem de pratikte yetersiz kalıyor oluşu üzerine konuşulmuştur. Eğitim süresi konusunda, 3+2 ve 4+1 modellerinden hangisinin daha verimli ve yararlı olacağı tartışılmıştır. Aynı zamanda bu durumun nedeninin üniversitelerin ekolleşmemiş olmalarından, nicelik ve nitelik bakımından yeterli olmayan ve alan dışı da oluşturulabilen kadrolardan ve üniversitelerin “bilim” üretmiyor oluşlarından kaynaklandığı vurgulanmıştır.
Psikoloji lisans eğitiminin, yeterli düzeyde psikoloji ve psikolojinin alt dalları hakkında bilgi vermemesinin ve tanıtmamasının yanısıra, disiplinlerarası (felsefe, sosyoloji, antropoloji, hukuk, v.s.) olmamasının da yine eğitimin yetersizliği ve eğitimde çeşitliliğin olmaması yönünde göstergeler olduğu belirtilmiştir. Disiplinlerarası derslerin öğrencilerin inisiyatifinde olması, bölüm tarafından dayatılmaması gerekliliği vurgulanmıştır. Üniversitelerin ders programlarının her üniversitenin mevcut kadroları tarafından belirlenen içeriklerden oluştuğu ve eğitimlerin yetersizliğinden dolayı öğrencilerin henüz mezun olmadan dışarıdan ücretli eğitimler alma ihtiyacı duydukları konuşulmuştur. Aynı zamanda üniversitelerde eleştirel perspektifin yokluğunun yarattığı sınırlılıkların, eğitimde eleştirel perspektifin gereğinin ve ihtiyacının üzerinde durulmuştur.
YÖK derslerinin zaman ve emek kaybı olarak görüldüğü, söz konusu YÖK derslerinin üniversiteye kadar temel eğitimde yıllarca alındığı, YÖK’ün söz konusu derslerde kendi doğrularını dayattığı ve bir tartışma ortamı da sağlanmadığı, kültürel ve tarihi değerlerin önemi gibi konular üzerinde tartışılmış, YÖK derslerinin olması gerekliliği ve olmaması gerektiği çerçevesinde tartışılmıştır. Sonuç olarak YÖK dersleri ile ilgili genel olarak başka dersler almanın yolunu açması bakımından kaldırılmasının daha uygun olacağı belirtilmiştir.
Açık Öğretim Fakültesi’nde açılması planlanan psikoloji bölümünün şu an için ertelendiği ancak ileride tekrar gündeme gelebileceği üzerine konuşulmuştur. AÖF’de psikoloji bölümünün açılmaması ve hatta hiçbir bölümün açılmaması gerektiği, açılıyorsa da mezunların meslek ünvanını kullanmamaları gerektiği görüşlerinin yanı sıra yalnızca bilgi edinmek amaçlı ve bilginin daha çok kişiye ulaşabileceği ve AÖF’de okunabileceği, yalnızca psikoloji bölümü açılmasına tepki vermenin adil olmadığı ve örgün eğitim veren üniversitelerin durumlarının da vahimliği görüşleri üzerinde durulmuştur.
Konuşulan ve tartışılan tüm bu konular dahilinde; öğrencilerin öğrenci klüpleri aracılığıyla ders taleplerini üniversitelerine iletebileceği, psikoloji fakültelerinin açılabileceği, öğrencilerin bölümlerinden test, terapi eğitimleri talep edebileceği, stajların ikinci sınıftan itibaren zorunlu tutulması, YÖK’e bir standartizasyon çalışması yapıp sunulması ve YÖK’e üniversiteleri denetlemesi gerekliliğinin iletilmesi önerileri sunulmuştur.
3. Psikoloji Lisans Eğitimi Sonrasında Yaşananlar
Lisans eğitimi psikoloji alanından olmadığı halde klinik alanında yüksek lisans yapan bir kişinin yeterliliği ölçülmeden, psikoloji bölümünden mezunu olan bir kişiyle aynı koşullarda çalışıyor olmasının adil olmadığı; bunun sebepleri arasında psikologların iş tanımının ve ücret aralığının belirsizliği, meslek yasasının olmaması gibi etkenlerin bulunduğu dile getirilmiştir.
Bunların yanı sıra, lisans eğitimi sırasında alınan test eğitimlerinin geçersiz sayılarak, testlerin uygulama hakkının lisans sonrasında, lisanstakiyle aynı içerikli paralı sertifika programlarıyla satılmasının etik olmadığı; lisans sırasında alınan eğitimin testi uygulama yetkisi vermesinin gerektiği vurgulanmıştır.
Aile danışmanlık merkezlerinde çalışmak için gereken sertifikayı alma hakkının, gerekli psikoloji formasyonuna sahip olmayan başka alanlardan kişilere de tanınması konusuna da değinilmiştir.
Medya gibi platformlarda psikolojinin kötüye kullanımının nedeni olarak, psikologların meslek odasının olmaması gösterilmiştir. Etik yönerge ve denetim mekanizmalarının eksikliğinin de bu kötüye kullanımı kolaylaştırdığı ileri sürülmüştür.
Üniversitelerdeki psikoloji kulüplerinin, bölüm başkanlarına giderek psikoloji müfredatıyla ilgili talep ve şikayetlerini dile getirmesi ve bu konuda bir baskı unsuru oluşturması gerektiği üzerinde durulmuştur.
Psikoloji öğrencilerinin ve psikologların, yaşanılan hak kayıplarından yola çıkarak basın bildirileri, iş bırakma ve ders boykot eylemleri yapması gerektiği vurgulanmıştır. Tepki göstermeden ticari kaygılardan ve psikoloji üzerindeki psikiyatri hegemonyasından kaynaklanan sorunların çözülemeyeceği belirtildi.
Sokak röportajları aracılığıyla sosyal medya üzerinden, psikolojinin ne olduğuna dair bilgilendirici bir kampanya düzenlenebileceği ve kamu spotları oluşturabileceği önerilmiştir.
Psikolojiye-Psikologa yönelik eksik ve gerçekçi olmayan algıların giderilmesi amacıyla sosyal bir ağ kurulabileceği, üniversite tercih dönemlerinde online destek sunulabilecek bir platform oluşturulabileceği ve liselerde görev yapan rehber öğretmenlerle iş birliği sağlanarak ortak bilgilendirme toplantıları yapılabileceği gibi öneriler sunulmuştur.
Lisans eğitimlerinde yaşanan sıkıntıları gidermek amacıyla da öğrenci kulüplerinin/topluluklarının ders talebinde bulunabileceği, bir standartizasyon çalışması yapıp YÖK’e sunulabileceği önerilmiştir.
Son olarak psikoloji bölümlerinin edebiyat veya fen-edebiyat fakültelerinden ayrılarak bağımsız bir psikoloji fakültesi önerisi de dile getirilmiştir.