TOPLUMSAL DAYANIŞMA İÇİN PSİKOLOGLAR DERNEĞİ(TODAP)
NİSAN 2016
Türkiye'deki psikoloji lisans eğitiminin niteliği üzerine tartışmak, eksik ve değiştirilmesi gereken yönleri hakkında fikirler/öneriler oluşturmak için “Psikoloji Lisans Eğitimi Öğrenci Forumları”nda bir araya geldik. Birinci buluşmayı İstanbul’da ve ardından diğer buluşmaları İzmir, Ankara, Mersin ve yine İstanbul’da gerçekleştirdik.
Tüm forumların çağrıcılığını Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği’nin (TODAP) yaptığı ilk forum olan İstanbul Forumu; TODAP, Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Topluluğu (BUPSYCH), Türk Psikoloji Öğrencileri Çalışma Grubu (TPÖÇG), Psikoloji Öğrencileri Meslek Yasası Platformu (PÖMYAP) ve Türk Psikologlar Derneği'nin (TPD) ortak çalışması olarak 13 Aralık 2014 tarihinde Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleştirildi.
İkinci forumu ise 7 Mart 2015 Cumartesi günü İzmir’de, Türkan Saylan Alsancak Kültür Sanat Merkezi’nde düzenlendi. İzmir Forumu; TODAP, Ege Üniversitesi Psikoloji Kulübü, İzmir Ekonomi Üniversitesi Psikoloji Kulübü, İzmir Üniversitesi Psikoloji Kulübü, Psikoloji Öğrencileri Meslek Yasası Platformu (PÖMYAP), Türk Psikoloji Öğrencileri Çalışma Grubu (TPÖÇG), Toplumcu Psikologlar ve Türk Psikologlar Derneği'nin (TPD) ortak çalışması olarak gerçekleştirildi.
29 Mart 2015’de ODTÜ’de gerçekleştirilen üçüncü forum; TODAP, Türk Psikoloji Öğrencileri Çalışma Grubu (TPÖÇG), Psikoloji Öğrencileri Meslek Yasası Platformu (PÖMYAP), Türk Psikologlar Derneği (TPD), ODTÜ Psikoloji Topluluğu, Ankara Üniversitesi Psikoloji Öğrencileri Topluluğu, Bilkent Psikoloji Topluluğu, Çankaya Ünivesitesi Psikoloji Topluluğu, Yıldırım Beyazıt Psikoloji Topluluğu, Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Topluluğu ortak çalışması olarak düzenlendi.
21 Nisan 2015’de Mersin Üniversitesi’ inde gerçekleştirilen dördüncü forum; TODAP, Çağ Üniversitesi, Mersin Üniversitesi, Toros Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi, Türk Psikoloji Öğrencileri Çalışma Grubu (TPÖÇG), Psikoloji Öğrencileri Meslek Yasası Platformu (PÖMYAP) ve Türk Psikologlar Derneği (TPD) ortak çalışması olarak düzenlendi.
17 Mayıs 2015’te İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde gerçekleştirilen beşinci forum; TODAP, Türk Psikologlar Derneği ( TPD ), Türk Psikoloji Öğrencileri Çalışma Grubu (TPÖÇG), Psikoloji Öğrencileri Meslek Yasası Platformu (PÖMYAP); İstanbul, Arel, Doğuş, İstanbul Bilgi, İstanbul Gelişim, İstanbul Ticaret, Kadir Has, İstanbul Kültür, Üsküdar ve Yeni Yüzyıl Üniversitelerinin Psikoloji Kulübü ile Boğaziçi, Medipol ve Okan Üniversitelerinin Psikoloji Topluluğu’nun ortak çalışması olarak düzenlendi.
I. PSİKOLOJİYE DAİR BİLGİ VE ALGI
ÖĞRENCİLERİN BİLGİ, ALGI VE BEKLENTİLERİ
Lise öğrencilerinin psikoloji bölümünün içeriğine, psikolojinin klinik dışındaki alt alanlarına ve bölümden mezun olunduğunda alanda nelerle karşılaşılacağına dair yeterli düzeyde bilgilendirilmediği ve aday öğrencilere yönelik bilgi ve deneyim akışının daha iyi şekilde yapılabileceği konuşulmuştur. Aday öğrencilerin psikoloji bölümünü seçerken gerekli bilgiye sahip olmalarının, alanla gerçekçi bir ilişki kurmalarını sağlayabileceği vurgulanmıştır.
Halihazırda psikoloji bölümlerinde okuyan öğrencilerin psikolojinin alt alanları, psikologların hangi alanlarda ne koşullarda çalıştığı ve çalışabileceği, psikolojinin diğer alanlarla ilişkisi konusunda bilgi ve deneyim edinme imkanlarının kısıtlı olduğu, bunların yaratılmasının önemli olduğu fikri üzerinde durulmuştur.
Ayrıca genel olarak psikolojinin sözel bir bölüm olarak algılandığı ancak istatistik ve araştırma yöntemleri gibi dersler düşünüldüğünde sayısal yönlerinin var olduğunun da gözden kaçırılmaması gerektiği de vurgulanmıştır.
Öğrencilerde ve/veya adaylarda mezun olur olmaz hemen iş bulunacağı ve çok para kazanılacağına dair bir algı var olabildiği, psikoloji okuyunca insanın daha çok biliyor ve daha yüce oluyor gibi bir düşünceye de kapıldığı şeklinde fikirler dile getirilmiştir.
Bunların yanı sıra psikiyatri, psikoloji ve psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümleri arasındaki ayrımların gerek aday gerekse bölüme yeni başlayan öğrencilerde net bir şekilde bilinememesi gibi bir sorunun olduğu belirtilmiştir.
TOPLUMUN BİLGİ VE ALGISI
Psikoloji öğrencileri ve mezunlarına yönelik, bu alanın içinde olmayan –ve bazen de olan- kişilerin doğru ve yeterli bilgi sahibi olmadığı ve bunun da bazı problemlere yol açtığı dile getirilmiştir. Bu durum, psikologlardan, onların karşılamayacağı şeylerin beklenmesi gibi durumlara yol açabilirken, diğer yandan da onlardan gerektiğinde destek alınabilmesi önünde engeller oluşturabileceği söylenmiştir.
Toplumda anormal/normal algısının keskin olarak var olduğu ve psikoloji öğrencisi olarak bu ayrımı görme, bilme sorumluluğu verildiği gibi, psikoloji okuyan birinin de öfkelenme, sinirlenme ya da üzülme ihtimali yokmuş gibi davranılmasının rahatsız edici bulunduğu dile getirilmiştir. Ayrıca toplumda psikoloji öğrencileri olarak sürekli bulunduğumuz çevreyi değiştirmemiz ve etkilememiz gerektiği düşüncesinin baskın bir şekilde var olduğu belirtilmiştir.
Psikolog ve psikolojiye dair devletin algısının ise afet-facia olduğunda psikologları göndermek ve onlara bir çeşit arabuluculuk rolü vermek, bir nevi diğerlerini “yola getirmek” için psikologları kullanmak şeklinde olduğu söylenmiştir.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Psikolojiye dair bilgilendirme çalışmalarının yapılması.
Liselerdeki rehber öğretmenlerle işbirliği yapılarak psikoloji bölümüne dair bilgilendirme çalışmalarının planlanması.
Hazırlık ve 1.sınıf psikoloji öğrencilerine özellikle alt alanlar hakkında oryantasyon çalışmalarının yapılması.
Sosyal medya yoluyla bölüm tanıtımı yapılması.
Alanımızla ilgili web sitesi oluşturup bilgi karmaşasını gidermeye dönük internet hizmeti verilmesi.
Üniversitelerin psikoloji bölümlerinin akademik kadrosu, bölüm dersleri ve ders içeriklerini barındıran kılavuzlar hazırlanması.
Hizmet alan ve veren kişilerle sokak videoları çekerek kamu spotlarına dönüştürülmesi.
Sosyal bir ağ kurularak üniversite tercih döneminde online destek sunulabilecek bir platform oluşturulması.
II. PSİKOLOJİ LİSANS PROGRAMLARININ DURUMU
DERINLEMESINE BILGI VE EKOLLEŞME EKSIKLIĞI, ALT DALLARIN DENGESIZ DAĞILIMI
Forumlarda psikoloji lisans eğitiminin psikoloji alanındaki bilgi birikimini aktarmakta ve/veya bu birikime ulaşılması konusunda yöntem göstermekte yeterli olmadığı konuşulmuştur. Bir yandan psikolojinin bilgi birikiminin derinlikli bir şekilde ele alınmaması bir eksiklik olarak değerlendirilirken, forumlarda değinilen çeşitli koşullar dolayısıyla sunulan bilgilerin de yeterince tartışılması ve işlenmesine zaman ve imkan olmadığı belirtilmiştir. Bu koşullar arasında müfredat düzenlemesi, akademisyenlerin çalışma koşulları, derslerin anlatılma biçimi, zaman kısıtlılığı, sınıfların kalabalıklığı, tartışma yönteminin benimsenmiyor oluşu gibi nedenler sayılmıştır. Oturumlarda psikoloji alanındaki bilginin daha derinlikli ve alt alanlar açısından kapsayıcı bir şekilde ele alınmasının önemi vurgulanmıştır. Zaman zaman bu vurgu, mezun olan kişilerin alandaki yeterliliği ile de birlikte düşünülmüştür.
Lisans eğitiminde psikolojinin farklı alt alanlarına eşit ağırlık verilmemesi bir sorun olarak dile getirilmiş ve alt alanlardan klinik psikolojinin diğer alanlara nazaran daha çok yer kapladığı söylenmiştir. Bu durumun öğrencilerin farklı alanlarla tanışması, alanlar arasında ilişki kurabilmesi ve kendi ilgilerine yakın olan alanları anlayabilmeleri önünde engel teşkil ettiği belirtilmiştir. Aynı zamanda bu durumun, psikolojinin klinik psikolojiden ibaret algılanmasıyla arasındaki paralelliğe dikkat çekilmiştir. Dikkat çekilen bu yöne karşın, bölümlerdeki ekolleşme ihtiyacı da dile getirilen başka bir ihtiyaç olmuştur. Ekolleşme bölümlerde belli bir derinleşme ve alana özgü yoğunlaşmayı sağlayabileceği gibi öğrencilerin de ilgilerine göre bölümlere gidebilmelerine olanak sağlayacağı vurgulanmıştır. Bununla birlikte öğrencilerin istedikleri bölümlere gidebilmesinin önündeki birçok engele diğer başlıklarda değinilmiştir.
Forumlarda, farklı alanlarda seçmeli ders imkanları yaratarak, üniversite dışı bilgiye erişim olanaklarını düşünerek, eğitimin standardize edilmesini sağlarak ve psikolojinin klinik psikoloji merkezli olması algısını kırarak edinilen bilginin derinleştirilebileceği söylenmiştir. Aynı zamanda dikkat çekilen başka bir konu da Türkiye yereline ait bilginin üretilmesi gerekliliği olmuştur. Bu bağlamda Türkiye’de de bilgi üretimi ve paylaşımı yapılmasının önemine dikkat çekilmiştir.
UYGULAMADAN KOPUKLUK
Forumlarda konuşulan temel konulardan biri psikoloji eğitimi içerisinde uygulama bilgisinin ve olanaklarının oldukça yetersiz bir biçimde yer aldığı olmuştur. Bu durumun mezun olacak kişilerin yetersizlik hissini arttırdığı gibi, alanda çalışırken sunulan hizmetin niteliğinde de eksikliklere yol açtığı belirtilmiştir. Üniversitede sağlanan eğitimde teori ile pratik arasında bir buluşma yaratılması, üniversitelerin staj ve laboratuvar olanaklarının genişletilmesi, farklı alt alanlara dair uygulama imkanlarının yaratılması konuşulan öneriler arasında olmuştur.
Psikolojinin uygulamasıyla ilgili bilginin yüksek lisans içinde kapsanması tasarlanıyorsa yüksek lisansa erişimin kolaylaştırılması ve programların nitelikli hale getirilmesi önerilmiştir. Diğer yandan da uygulama bilgisinin lisans eğitimi içerisinde olmasının önemli olduğu ve lisans mezunlarının yeterli bir şekilde alana gidebilmesinin hem çalışan hem de hizmet alan açısından olumlu olacağı konuşulmuştur. Üniversitede stajların zorunlu tutulabileceği fikri dile getirilmekle birlikte stajın bir emek sömürüsü olmasının da önüne geçilmesi ihtiyacı vurgulanmıştır. Deneyim ve bilgi aktarımının sadece üniversite eğitimi içerisinde değil, mezun-öğrenci etkileşimi ve meslek örgütünün çalışmalarında da olabileceği dile getirildi. Psikoloji meslek örgütlerinin bu paylaşımın ve etkileşimin önünü açabileceği vurgulanmıştır.
DİSİPLİNLER ARASI OLMAYIŞ
Yapılan tüm forumlar göz önüne alındığında öğrencilerin ortak fikri var olan derslerin içeriği ve bölümlerin genel işleyişinin disiplinler arası olmayışı yönünde olmuştur. Psikoloji lisans eğitiminin ilk yılında sosyoloji, felsefe gibi alanlara giriş dersleri verilse de sonraki dönemlerde öğrencileri disiplinler arası çalışmaya teşvik etmeye yeterli olmadığı, hatta isteyen öğrencilere de gerekli imkanların sağlanmadığı konuşulmuştur. Açılan bölüm dışı seçmeli derslerin çok az olduğu ve genellikle bölüm(yönetimleri) tarafından dayatıldığı dile getirilmiştir. Bu durumun yol açtığı yetersizlikler ve sosyal bilim olmaktan uzaklaşma hali üzerinde de durulmuştur.
ELEŞTİREL PERSPEKTİFİN EKSİKLİĞİ
Yapılan forumlarda psikoloji lisans eğitimindeki eleştirel perspektifin yokluğunun bir sorun olduğu gerçeği öne çıkmıştır. Var olan müfredatın anaakım psikolojinin hegemonyası altında olduğu, çoğu üniversitede hocaların inisiyatifine bağlı olarak eleştirel bir bakışın oluşu ancak çoğunlukla yok sayıldığı hakkında konuşulmuştur. Bu durumun yarattığı sınırlılıklardan söz edilmiştir. Eleştirel psikoloji, bilim felsefesi gibi derslerin bulunması, öğrencilerin esas dönüştürücüler oldukları, dolayısıyla eleştirel perspektifin içsellestirilmesi gerekliliği ve önemi vurgulanmıştır.
EĞİTİM SÜRESİ
Psikoloji lisans eğitiminin tüm üniversitelerde dört yıllık bir süreci kapsamasının beraberinde getirdiği sorunlar üzerinde tartışılmıştır. Dört yıllık bir lisans eğitimi, psikoloji ve psikolojinin çeşitli alt dalları hakkında yeterli düzeyde bilgi vermediği için teori ve pratikte yetersiz kalma durumuna neden olmaktadır. Öğrencilerin teorik birikimlerini geliştirmek adına kendi çabaları ile kurdukları okuma gruplarının bu durumun bir sonucu olduğu belirtilmiştir. Bu sorunun üniversitelerin ekolleşmemiş olmalarından, nicelik ve nitelik bakımından yeterli olmayan ve alan dışı da oluşturulabilen kadrolarından ve üniversitelerin “bilim” üretmiyor oluşlarından kaynaklandığı vurgulanmıştır. Dört yıllık psikoloji lisans eğitimine alternatif olarak 3+2 ve 4+1 modelleri önerilmiş; hangisinin daha verimli ve yararlı olacağı tartışılmıştır.
YENİ AÇILAN BÖLÜMLER, KADRO EKSİKLİĞİ VE NİTELİĞİ
Psikoloji lisans eğitiminde söz söylenmesi gereken başka bir sorunun da birbiri ardına açılan psikoloji bölümleri olduğu konuşulmuştur. Şu anki durumda dahi psikoloji lisans eğitiminin pek çok üniversitede alanda yetkin olmayan akademisyenler tarafından veriliyor olmasının, eğitim içeriğinin niteliksizleşmesine neden olduğu üzerinde durulmuştur. Hatta çoğu üniversitede alan dışı bölüm kurucuları ve akademik kadrolar varken, yeni açılan psikoloji bölümlerinin var olan sorunların devam etmesine ve hatta artmasına neden olduğu belirtilmiştir. Psikoloji bölümlerindeki mevcut sorunların özellikle yeni açılan psikoloji bölümlerinde daha yoğun yaşanmasının, psikoloji disiplininin niteliksizleşmesine neden olduğu vurgulanmıştır.
ÖĞRETİM YÖNTEMİ, HOCA ÖĞRENCİ İLİŞKİSİ, SINAVLAR
Psikoloji eğitiminin içeriği ve niteliğinin birlikte değerlendirilmesi önemli bir mesele olarak görülmüştür. Uygulama/pratik alanda da psikolojinin tüm alt dallarıyla ilgili olanakların sağlanamıyor oluşu, diğer alt dallarla ilgili uygulama alanlarının ya çok sınırlı ve yetersiz oluşu(laboratuar) ya da hiç olmayışı öğrencileri çoğunlukla belirli alanlara yöneltmek durumunda bırakmıştır. Uygulama ve staj yapma gibi olanakların daha çok klinik psikoloji, gelişim psikolojisi gibi alanları kapsaması kişileri teoride ve pratikte sınırlandıracağı üzerinde konuşulmuştur. Öğrenciler eğitim hayatlarını sürekli bir şeyleri ezberleme, unutma ve tekrar ezberleme kısır döngüsünde değerlendirmişlerdir. Eğitim sisteminin ise hoca bir şey öğretecek ve sınavların da buna yönelik oluşu üzerine konuşulmuştur. Derslerde Türkiye’ye özgü durumların değerlendirilmemesi ve Amerika’da ne yazılıyorsa onu alıp okuyor olmamız bir eksiklik olarak dile getirilmiştir. Bu anlatım tarzının önemli olması ve bu durumun notlara olumsuz yansıyor olması değerlendirilmiş ve bunun için mücadele yollarının aranmasının önemi vurgulanmıştır. Öğrencinin öğrenme motivasyonunun desteklenmemesi, akademik eğitim yapısının değişmesi, öğrenciye farklı motivasyonlar sağlaması gerektiğini göstermiştir.
PSİKOLOJİ LİSANS EĞİTİM DİLİ
Yapılan psikoloji lisans eğitimi üzerine öğrenci forumlarında öne çıkan en önemli başlıklardan bir diğeri ise psikoloji lisans eğitiminin dili üzerinedir. Genel olarak psikoloji eğitimlerinin İngilizce mi yoksa anadilde mi (Türkçe, Kürtçe, Ermenice, vs.) olması gerektiği üzerine tartışılmıştır. Psikolojinin temel verilerinin ve terminolojisinin İngilizce ve Almanca’dan beslendiği bilinmektedir. Bu durumda anadilde eğitim söz konusu olduğunda evrensel verilerin ve terminolojinin anadile çevrilmesinin birçok sıkıntıyı beraberinde getirdiği üzerine fikirler ve deneyimler aktarılmıştır. Bunun yanında İngilizce eğitim verilen bölümlerde ise eğitim olanaklarının tam anlamıyla öğrenci için doyurucu olmadığı da forumlarda öne çıkmıştır. İngilizce eğitim verilen bölümlerde okuyan öğrenci arkadaşlarımızın doyurucu olmayan eğitim almalarının en temel sebeplerinden birinin, yetersiz olan ve akademik dile yönelik olmayan hazırlık eğitiminin verilmesi olduğu vurgulanmıştır. Bunun yanında dersi veren hocaların İngilizce konuşma, okuma kapasitesinin de çok önemli olduğu belirtilmiştir. Bu gibi temel sebeplerle İngilizce lisans eğitiminin, öğrenmeyi güçleştirdiği ve öğrencilerde yetersizlik hissine sebebiyet verdiği üzerine konuşulmuştur.
DAYANIŞMA YOLLARI, GRUPLAR, KULÜPLER
Psikoloji bölümlerinde yaşanan birçok sorunun, beraberinde dayanışmanın önemini ve birlikteliğin değerli çözümler getireceği bakış açısını kazandırdığı konuşulmuştur. Öyle ki yapılan beş forumda lisans eğitimlerinde yaşanan önemli sorunlar dile getirilmiş ve bu sorunlara nasıl çözüm bulunacağı üzerine konuşulurken dayanışma yollarının, grup ve kulüp faaliyetlerinin önemli bir yerde durduğu anlaşılmıştır. Hali hazırda hemen hemen tüm psikoloji bölümlerinin okul içerisinde “psikoloji topluluğu/ kulübü” olduğu tespit edilmiştir. Kurulmuş bu topluluk/kulüplerin öğrenci dayanışması, bilgi paylaşımı, diğer psikoloji toplulukları/kulüpleri ile haber alışverişi ve birlikteliği önemli ölçüde sağlaması açısından önemli olduğu dile getirilmiştir. Fakat aynı zamanda kulüp/ toplulukların eğlence odaklı etkinliklere daha büyük kitlenin katıldığını; ama panel, seminer, sempozyum gibi bilgi ve bilim odaklı çalışmalarda bu kitlenin önemli ölçüde azalmaya gittiği de aktarılmıştır. Yaşanan bölüm sorunları, lisans eğitimlerinin belli ölçüden sonra tıkandığı göz önüne alınırsa panel, seminer, sempozyum gibi bilgi ve bilimsel aktarımların yer aldığı organizasyonların az talep görmesi bir durum olarak karşımıza çıkmıştır. Psikoloji kulüp/topluluklarının yanı sıra büyük çaplı psikoloji öğrencilerinin aktif katılımlarıyla oluşturdukları PÖMYAP ve TPÖÇG gibi öğrenci oluşumları üzerine de durulmuştur. PÖMYAP’ın meslek yasası, meslek hakkı, bölüm sorunları üzerine yoğunlaştığı ve TPÖÇG’ün psikoloji öğrencilerinin akademik ve sosyal gelişimlerine yönelik çalışmalar yaptığı düşünülürse var olan bu öğrenci birliklerinin dayanışma yollarını güçlendirdiği üzerine fikirler ve deneyimler aktarılmıştır.
III. LİSANS SONRASI
LİSANS SONRASINDA EĞİTİMİN YETERSİZLİĞİNİN ETKİSİ, SERTİFİKA PROGRAMLARI
Psikoloji lisans eğitiminin yukarıda söz edilen tüm yetersizlik ve sorunlarının, öğrencilerde henüz mezun olmadan dahi yarattığı yetersizlik duygusunun, mezun olduktan sonra da devam ettiği, son sınıfta bulunan öğrencilerin bu yetersizlik duygusunu çok daha yoğun yaşıyor olduğu, yüksek lisans programlarının zorunlu hissedildiği ancak yüksek lisans programlarının da birçok sorunu barındırdığı dolayısıyla mezun olduklarında hangi alanda ne yapabilecekleri konusunda oldukça tedirgin, kaygılı oldukları üzerine konuşulmuştur.
Bölümün ve alt alanların tanıtımının eksik kalması hem toplum tarafından beklentilerin meslek anlayışına ters düşmesine sebebiyet verdiği, hem de meslek hayatına yeni atılmış psikologların toplumun beklentilerini karşılamakta zorluk yaşamalarına neden olduğu konuşulmuştur. Bu durumun, psikologların mesleği uygun şekilde sürdürebilmelerinde ve korumalarında da güçlük çekmelerine sebep olabildiği tartışılmıştır. Bu nedenlerle de, psikoloji bölümünü tercih etmeyi düşünen öğrencilerin, lisans öncesi dönemde bilgilendirilmelerinin oldukça önemli olduğu belirtilmiştir.
Psikologların alana ilk atıldıklarında ne yapacaklarını bilemedikleri üzerine konuşulmuş ve bu durumun bilhassa eğitimin pratiğe dökülme sırasında belirginleştiği ancak teorik eğitimin içeriğinin yeterli olmaması da yeni mezunların ve öğrencilerin meslek icrasında kendilerine güvenememelerinde etken olduğu belirtilmiştir. Eğitimin içeriği ve niteliğinin yanı sıra, eğitim tarzının tartışma kültürü üzerine değil ezbere dayalı olmasının, eleştirel bakışın yokluğunun, lisans sonrası yaşanılan problemlere zemin hazırladığı belirtilmiştir. Bu sebeple lisans eğitiminde elde edilen bilgilerin kalıcılığı tartışılmış, alanda gerekli olabilecek bilgileri muhafaza etmekte güçlük yaşandığı belirtilmiştir.
Psikoloji lisans eğitiminin yukarıda söz edilen tüm yetersizlik ve sorunlarının nedeni ve sonucu olarak, birçok ücretli sertifika ve staj programının sürekli açılıyor oluşunun, ücretlerinin yüksekliğinin, bu sertifika programlarının psikoloji bölümlerindeki akademisyenler tarafından da açılıyor oluşunun, dolayısıyla psikologların ve psikoloji öğrencilerinin ticari sertifika programları ile mağdur ediliyor oluşunun, ağırlıklı olarak klinik psikoloji temelli oluşunun ve alan dışı kişilerin de bu sertifika programlarına kabul ediliyor oluşunun yarattığı sorunlar üzerine tartışılmıştır.
MESLEK YASASI
Eğitimin ücretlendirilmemesi, lisans bölümlerinin nitelikli hale getirilmesi, ticari ve mağdur edici bir uygulama olan sertifika programlarının uygulanmasına engel olunması, başka bölüm mezunlarının da bu unvanı almak için psikoloji lisans eğitimi almasının gerekliliği, psikolog odaları ve birliğinin gerekliliği gibi yukarıda da söz edilen konular dahilinde meslek yasasının önemi üzerinde durulmuştur.
Meslek yasasının yokluğunun, çalışma koşulları ve kurumların beklentilerinin, yaptırımlarının da meslek etiğine uygunsuz olabildiği, hak ihlallerinin yaşanabildiği durumlar tartışılmıştır. Meslek yasasının yokluğu nedeniyle görev tanımlarının ve haklarının belirsiz olması, kendini yetersiz hisseden yeni mezunların kaygılarının artmasına sebep olduğu konuşulmuştur.