YENİ MADIMAK’LARA İZİN VERMEYELİM, ÖZGÜRLÜKTE VE YAŞAMDA ISRAR EDELİM

Dün akşam, LeMan Dergisi’nde, günler önce yayınlanan bir karikatür bahane edilerek, Taksim’de bulunan dergi binası cihatçı bir grup tarafından saldırıya uğradı. Daha bir gün önce “Yaşamda Israr” sloganıyla düzenlenen Onur Yürüyüşü’ne, her sene 8 Mart Gece Yürüyüşü’ne, 1 Mayıs mitinglerine, Filistin eylemlerine, öğrencilere, emekçilere, kısacası toplumsal muhalefetin tüm öznelerine kapatılan Taksim’de, tüm barışçıl eylemlere gözaltı, işkence ve baskı reva görülürken, mekânlarda oturan, sokaklarda yürüyenlere saldıran, “Ya onlar ölecekler ya biz” diyen linççi güruha kolluk kuvvetleri hiçbir müdahalede bulunmadı. Devletin görevi yaşamı korumak değil, ölümü ve tehdit altında yaşamı düzenlemek hâlini almışsa, burada işleyen şey hukuk değil, kimine şiddet, kimine dokunulmazlık tanıyan bir adaletsizlik rejimi üzerine kurulu nekropolitik şiddet düzenidir.

 

İşkence ve kötü muamelenin aleni biçimde sergilenip kurumsallaştığı, adalet talep edenlerin sistematik biçimde hedef alındığı bir dönemden geçiyoruz. Hukuk, hesap vermekten kaçanların elinde keyfi bir cezalandırma aracına dönüşmüş durumda. LeMan’a saldırıyla birlikte Madımak Katliamı’nı hatırlamamız elbette sadece takvimsel bir tesadüf değil. Unutmadık. Madımak’ın dumanı hâlâ tütüyor. 2 Temmuz 1993’te Sivas’ta yalnızca 33 Alevi canımız katledilmedi, birlikte yaşama umudumuz da hedef alındı. Dahası, süregelen cezasızlık, ayrımcılık ve devlet destekli şiddet kolektif belleğimizde gittikçe derinleşti.

 

Bu baskı düzeni, en temelde, bu coğrafyada yaşanabilir hayat tahayyülünü hedef alıyor. Geçmişin travmatik yükü, aktüelde tırmanan süreğen tehdit algısı, kurumlara güvensizlik ve geleceğe dair inançsızlık ile birleşerek derinleşen bir toplumsal çaresizlik duygusuna dönüşüyor.

 

Biliyoruz! Bütün bunlar, aynı baskıcı düzenin birbirini tamamlayan yüzleridir. Ama bu koşullar, aynı zamanda mücadele ve yeniden inşa çağrısının da emaresidir.

 

Sorumluluğumuz var! Bu çürüme karşısında, birlikte durmanın ve kolektif dayanma gücünü büyütmenin yollarını bulmak zorundayız. Çünkü yaşanabilir bir hayat, yalnızca iyimserlikle değil, sorumluluğu ve umudu paylaşarak, mücadeleyi büyüterek mümkün. Israrımız yaşamda, özgürlükte.

 

Sözümüz var! Yaşamı savunmaktan vazgeçmeyeceğiz. Yaşamdan, hakikatten ve birlikte mücadeleden yana olmaya devam edeceğiz. İfade özgürlüğüne, eşit yurttaşlığa, adalete, doğaya ve onurlu yaşama yönelmiş bu çok yönlü saldırılara karşı birlikte ses çıkaracak, birlikte direnmeye devam edeceğiz.

 

Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği (TODAP)

Twitter
Facebook
© Copyright 2013 - TODAP