Psikologların meslek yasasına dair Sağlık Bakanlığı’yla yürütülen görüşmeler ve bu konudaki son gelişmeler hakkında Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği Girişimi olarak bir metin ve bir eylem planı oluşturmaya karar verdik.
Eylem programımız,
- 20 Ağustos’ta İstanbul’da yapılacak bir basın açıklamasını,
- Eylül ayında Ankara’da Sağlık Bakanlığı önünde yapılacak bir basın açıklamasını,
- Kasım ayında düzenlenecek, meslek yasamızın tüm muhataplarının ve bu konuda çalışmalar yürüten tüm bileşenlerin katılımcısı olduğu bir konferansı içermektedir.
Genel hatlarıyla belirlenmiş olan bu programın detaylarını belirlemek üzere öncelikle sizlere sorumuz 20 Ağustos’ta düzenlenecek basın açıklamasının öğle saatlerinde İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’nün önünde mi yoksa mesai saatleri sonrasında Taksim’de mi yapılmasının daha uygun olacağıdır. 15 Ağustos Pazar gününe kadar bu soruya gelecek yanıtlara göre ilk etkinliğimizi netleştireceğiz. Lütfen zaman ve yer tercihlerinizi bize todap.der@gmail.com adresinden ulaştırın.
Daha sonraki etkinliklerimizin ve olası yeni önerilerin detaylarını da bu şekilde, geniş iletişim ağları üzerinden oluşturmayı planlıyoruz. Amacımız meslek yasası tartışmalarının demokratik ve katılımcı bir şekilde örgütlenmesinin önünü açmak ve nihayetinde de tüm meslektaşlarımızın haklarını koruyan bir meslek yasasının ortaya çıkmasını sağlamaktır. Bu konuya dair hazırlanan metin de aşağıda yer almaktadır.
Metinlerimiz ve eylem planlarımız sadece mevcut görüşmecilerin tutumlarını eleştirmek üzerine kurulu olmayacaktır. Bu metin ve basın açıklamasının birer başlangıç niteliğinde olduğunu vurgular, meslek yasasının muhataplarının çeşitli mecralarda ve düzenlenecek konferansta yapacağı tartışmaların ve birlikte oluşturulacak meslek yasası tasarılarının büyük önem taşıdığını düşündüğümüzü bildiririz.
Basın Metni:
PSİKOLOGLAR TOPLUMDAN VE EMEKTEN YANA MESLEK YASASI İSTİYOR!
Ruh sağlığı çalışanları ile Sağlık Bakanlığı'nın meslek yasası kapsamında yürüttüğü görüşmelere psikologları temsilen meslek örgütü olma iddiasındaki Türk Psikologlar Derneği katıldı. Bu görüşmelerin öncesinde TPD yöneticileri psikologların geniş kesimlerinin görüş ve taleplerini almak yönünde herhangi bir girişimde bulunmadı. Daha da ötesi, TPD temsilcilerinin bu görüşmelerde sundukları şartlardan bazıları bu şartlara maruz bırakılacak olan psikologların ve hatta kendi yönetici kurul üyelerinden bir kısmının bilgisine toplantıda bulunan diğer meslektaşlarımız aracılığıyla sunuldu. Öncelikle TPD'nin bu tutumu katılımcılık ve demokrasiye yönelik tüm ihlaller için olduğu gibi etik dışı ve affedilmezdir. Bunun da ötesinde TPD'nin önerileri meslek grubunun ezici çoğunluğunu oluşturan lisans mezunu psikologlar başta olmak üzere psikologların büyük kısmını mağdur edecek uygulamalardır.
Bu sene üniversitelerin psikoloji bölümleri 2000'in üzerinde öğrenci kabul etmişken, 2008 verilerine göre sadece 1600 psikologun üye olduğu TPD'nin psikologları temsil yetkisi hem nicel hem de nitel açıdan tartışmalıdır. Meslek Yasası görüşmelerinde psikologların geniş kesimlerinin çıkarlarından yana tutum alacak temsilcilere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu ihtiyaç sadece demokratik işleyiş sorunlarından değil, TPD'nin bugüne dek ağırlıklı olarak sergiledği politik ve sınıfsal tercihlerden de kaynaklanmaktadır.
TPD dar bir akademisyen ve terapist kesimin çıkarlarını temsil ettiğini bir kez daha göstermiştir. Psikologların meslek örgütü olma iddiasındaki dernek, meslek yasası sürecini hak ve etik alanında verilecek bir mücadeleden çok, terapistliği kimin yapacağına ilişkin bir ayrıcalık ve rant kavgası olarak kavramaktadır. Azınlık bir psikolog grubunu ilgilendiren mesleğin serbest icra yetkisini tartışırken, psikologların çoğunun çalışma hakkını ellerinden alacak düzenlemeleri dayatmaktan çekinmemektedir.
TPD psikoloji mezunlarının psikolog ünvanını kullanma yetkisinin 1 yıllık sertifikasyon ve sınav koşuluna bağlanmasını kabul ederek psikoloji mezunlarının işsizleşmesini ve psikoloji lisans eğitiminin değersizleşmesini kabul etmektedir. Psikologluk ünvanı, bir ayrıcalık değil psikoloji mezunlarının çalışma haklarının garantisidir. Tasarı bu şekliyle yasalaşırsa, dört yıllık lisans programından mezun olan bir psikolog bu ünvanla çalışabilmek için 1 yıllık sertifika programı ve sınava tabi tutulacaktır. Bu programı hazırlama yetkisi talep eden TPD'nin başkanı programın ücretlendirilip ücretlendirilmeyeceği konusunu ise "henüz tartışmadıkları"nı söylemiştir. Eğitim ve kongre gibi mesleki etkinlikler konusundaki ücret politikası herkesin malumu olan TPD'nin bu sertifikasyona erişimi eşit yani ücretsiz sağlaması ihtimali bugünden bakıldığında oldukça düşüktür. Lisans eğitimini tamamen değersizleştiren bu uygulamanın psikoloji mezunlarının bir kısmını işsizliğe mahkûm edeceği açıktır.
Çalışma etiği ve psikoloji lisans eğitiminin yeterliliğine ilişkin kaygılarla gerekçelendirilen bu tasarının lisans eğitiminin birçok açıdan daha da niteliksizleşmesini beraberinde getireceği ortadadır. Bugün psikologların gerekli mesleki bilgiyi yüksek ücretler karşılığında ve bazen de üniversitede hocaları olmuş akademisyenler tarafından verilen eğitimlerden alması yıllardır normalleştirilmiştir. Gerek kamu kuruluşlarında gerekse özel sektörde psikologlardan öncelikli olarak test uygulayabiliyor ve yorumlayabiliyor olmaların beklendiği halde bu testlerin eğitimlerinin lisans dersleri olmaktan çıkarılıp, TPD başta olmak üzere çeşitli kurum ve kişilerden alınmasının mecbur hale getirilmesi bunun en çarpıcı örneği olarak karşımızda durmaktadır. TPD kontrolsüz bir şekilde büyüyen bu eğitim pazarında meslektaşlarını istismardan korumak konusundaki ataleti bir yana, bu pazarda büyük bir pay sahibi olarak durmaktadır. "Sınav" uygulaması ise mesleki bilgiyi ölçmek konusunda uyandırdığı şüphelerin yanı sıra, defalarca görüldüğü gibi hazırlık kursları ve özel dersler gibi ticari uygulamaları da beraberinde getirmektedir. Bu tasarı psikologların mesleki eğitimine yıllardır hakim olan piyasa mantığının hukuki güvence altına alınmasından başka bir şey değildir.
Bu tasarının eğitimin ticarileşmesine yönelik hizmetleri bununla da sınırlı kalmamakta, bugün psikologlarının büyük çoğunluğunun hedefi olan "klinik psikolog" ünvanı da alandaki deneyimi ve hatta psikologluğu bile önemsizleştiren bir biçimde tamamen akademik titrlere tahvil edilmektedir. Tasarı "klinik psikolog" ünvanını sadece bu alanda uzmanlık derecesi olan psikologlara tanırken, TPD yetkilileri aynı ünvanı lisansı psikoloji dışından olup da yüksek lisans ve doktorasını bu alanda tamamlamış kişilere de verilmesini talep etmektedir. Verili durumda, devlet üniversitelerinin klinik psikoloji lisansüstü programlarının kontenjanlarının sınırlılığı ve sayısı her geçen gün artan özel üniversitelerin bu eğitim sektöründe kapladığı alan düşünüldüğünde bu tasarının hayata geçirilmesinden çıkar sağlayacak olanların kim oldukları açıkça görülmektedir. Özellikle 2004'ten sonra psikologlar arasında yayılan meslek yasası beklentisi bu alandaki yüksek lisansa duyulan ilginin artmasına yol açmış, bununla beraber birçok vakıf üniversitesi psikoloji lisans bölümlerinin yanı sıra, sayısız lisansüstü eğitim seçeneğiyle de terapist olmak isteyen psikologlar için seçenek haline gelmiştir. Özel üniversitelerin birçoğunun bu alandaki lisansüstü programları, bünyesindeki diğer programlardan daha yüksek ücretlere verilmekte, lisansı başka alanlardan olan öğrenciler bilimsel hazırlık programına tabi tutularak daha da "karlı" öğrenciler olagelmektedir. Bilim, öğrenci ve hoca'nın yerini ticaret, müşteri ve pazarlamacının aldığı şirketlerde ise kar her zaman nitelik ve etikten önceliklidir.
TPD'nin bakanlığa sunduğu şartlar psikologların var olan haklarını da kaybedeceği koşulları olası kılmakta ve psikoloji eğitiminin her düzeyde ticarileşmesine dolayısıyla da eşitsizleşmesinin yanı sıra niteliksizleşmesine de kapı aralamaktadır.
Bugün çoğunluğu klinik alanın dışında çalışan psikologlar çalışma koşullarını düzenleyen ve mesleğinin yeterli bir tanımını yapabilen bir yasadan yoksun olmanın da etkisiyle işsizlik, güvencesiz çalışma ve görev dışında çalıştırılma gibi birçok hak ihlaliyle karşı karşıya gelmektedir. Bunun yanısıra psikologlar çalıştıkları yerlerde hak ve etik ihlallerine sebep olabilmekte, meslek odasının eksikliği yüzünden bu kişilere yaptırım uygulanamamaktadır. Tüm bunlar emekten ve toplumdan yana bir meslek yasasına duyulan ihtiyacı açıkça ortaya koymaktadır.
Psikoloji mezunlarının "psikolog" ünvanını kullanma hakkı ellerinden alınamaz. Sertifikalı psikologluk uygulamasına yönelik girişimler durdurulmalıdır.
Psikoloji lisans eğitiminin niteliği arttırılmalıdır.
Mesleki eğitim meslek mensuplarının hakkıdır ve ücretlendirilemez.
Klinik alanda çalışma yetkisinin akademik ünvanlar üzerinden belirlenmesinin önü kesilmelidir.
Meslek yasası çerçevesinde yürüyen görüşmelere psikologları temsilen çoğunluğun çıkarlarını temsil eden temsilciler katılmalıdır.
Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği Girişimi (TODAP)