Son günlerde basında yer alan, Psikologlara yönelik hak ihlalleri haberleri, TODAP’lı psikologlar olarak, bizleri kaygılandırmaktadır. Meslektaşlarımızın maruz bırakıldığı olaylara ilişkin kaygı verici diğer bir husus da, geçtiğimiz iki ay içinde meydana gelen bu olayların, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’na bağlı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) bünyesinde gerçekleşmiş olmasıdır. Yaşanan olayların sıklığı ve niteliği dikkate alındığında, SHÇEK bünyesinde psikologlara yönelik ayrımcı ve şiddet içerikli bir politika güdüldüğü ortaya çıkmaktadır.
Ocak 2011 tarihli haber kaynaklarına göre, bir meslektaşımız etek boyu nedeniyle Samsun İl Sosyal Hizmet Müdürlüğü’ne bağlı İl Müdür Vekili tarafından uyarılmış, yaşanan tartışma ile görev yeri değiştirilmiş, kendisinin bu konudaki itirazından bir süre sonra ise işine son verilmiştir. Anlaşılacağı üzere, Kılık Kıyafet Yönetmeliğine uygun hareket ettiğini belirten meslektaşımız, amirinin göreli ahlaki kriterlerine göre yargılanmış olup, kendisine yapılan bu haksızlığa itiraz etmesi sonrasında ise işsiz bırakılarak, ekonomik anlamda da cezalandırılmak istenmiştir. Devam eden süreçte, Samsun İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’nden yapılan, ilgili kuruluşun artık psikolog ihtiyacının bulunmadığı şeklindeki açıklamanın da gerçekleri yansıtmadığı ortadadır. Çünkü SHÇEK esasen psikolojik desteğe de ihtiyaç duyan gruplara hizmet veren bir kurumdur. Bu nedenle, kuruluşlar bünyesinde psikolojik çalışmayı yürütecek olan psikologlara da yer verilmesi akla yatkın olandır. Psikologların SHÇEK için vazgeçilmezliği ortadayken, kurum yetkilisinin ilgili kuruluşun artık psikolog ihtiyacının olmadığını hangi kriterlere dayanarak söylediği ise merak konusudur.
SHÇEK’te meslektaşımıza yaşatılanlar, bizlere göre, aynı zamanda ülkemizde devletin kadına yönelik şiddetin ortağı olduğunu bir kere daha göstermektedir. Başta kadına yönelik olmak üzere; ayrımcı ve şiddet içerikli bu tepkilerin, her iki olayda da, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’na bağlı erkek amirler tarafından gelmesi ayrıca vahimdir.
İlgililer aleyhine dava açarak hak mücadelesini hukuki olarak da sürdürme yolunu seçen meslektaşımızın işine son verilmesi ise, aynı zamanda, Türkiye’de hizmet alımı adı altında taşeron sistemi ile biz psikologların da güvencesiz şekilde çalıştırıldığının göstergesidir. Taşeron şirketlere bağlı olarak güvencesiz çalışma bu ayrımcı tutumlara zemin hazırlamakta ve hak arama olanaklarını kısıtlamaktadır.
Şubat 2011 tarihli haber kaynaklarından öğrenilen ikinci olayda ise, yine SHÇEK’e bağlı Ankara’daki Sevgi Evleri’nde görev yapmakta olan diğer bir meslektaşımız kurum müdürü ve yardımcısı tarafından makam odasında darp edilmiştir.
Bizlere mesleğimizin hedef alındığını düşündüren bu iki olaydan da anlaşılacağı üzere, ihtiyaç sahibi kesimlerle çalışması gereken Sosyal Hizmetler, son kertede, adeta kendi mağdurlarını yaratmaktadır. Bizler, sebebi her ne olursa olsun, amirleri tarafından fiziksel, sosyal, ekonomik ve sözel tacize maruz bırakılmış bu iki meslektaşımıza yaşatılanlar özelinde; 1-devletin kadına yönelik ayrımcılık ve şiddetin faili olmasına, 2-taşeron sistemi ile güvencesiz çalıştırılmaya, 3-psikologların SHÇEK’te hayati ölçekte tehlike arz eden bir ortamda çalıştırılmalarına karşıyız.
Önümüze çıkarılan türlü engellemelere rağmen, bağımsız meslek yasası ve meslek odası taleplerimizdeki haklılığımıza vurgu yapan bu iki olaydan hareketle, bizler, hak arama süreçlerinde meslektaşlarımızın yanında olacağımızı ve bundan sonra farklı alanlarda çalışan psikologların karşılaşabilecekleri hak ihlallerini raporlaştıracağımızı; dahası, bu iki vahim olayla ilgili olarak da Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’ndan bir açıklama beklediğimizi bildiririz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP)