Psikologlar Günü vesilesiyle Kanun Maddesi için Dilekçe

10 Mayıs meslektaşlarımız tarafından "Psikologlar Günü" olarak kutlanmaktadır. Son yıllarda çalışma alanlarımızda yaşadığımız hak kayıpları ve son olarak da torba yasa vesilesiyle çalışma hakkımızın akademik unvanlar üzerinden özel üniversitelere ve paralı sertifika programlarına devredilmesi, mesleki onurumuzun bir simgesi olan bu günü her senekinden daha anlamlı kılmaktadır.

 Mevcudiyet kavgası verdiğimiz şu günlerde mesleğimiz adına bizi bekleyen en önemli görevin psikolog unvanını kullanma yetkimizin elimizden alınmasına karşı mücadele vermek olduğunu düşünüyoruz. Ana muhalefet partisini bu yasanın geri çekilmesi yönünde adım atmaya çağırmak üzere hazırladığımız metni siz meslektaşlarımızın imzasına açıyor ve 10 Mayıs Psikologlar Günü’nü mesleki haklarımızı geri kazanmak için verdiğimiz mücadelede önemli bir milat olması dileğimizle kutluyoruz.

İmza için
: http://www.petitions24.com/kanun_maddesi_icin_dilekce

Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP)



Dilekçe

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi’ne

11.4.1928 tarihli ve 1219 sayılı Tababet ve Şuabati Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun değiştirilerek, 13. ek madde ile psikologları ilgilendirecek çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Fakat bu ek yasa biz psikologları mağdur edecek hükümler içermektedir. Ekte imzaları yer alan biz psikoloji öğrencileri ve psikologlar 13. Ek Madde’nin Anayasa maddeleri ile çeliştiğini düşünmekteyiz ve ek yasa ile ilgili itiraz ve endişelerimizi sizinle paylaşmak istemekteyiz.

Anayasa “Kanun Önünde Eşitlik” başlığı altındaki Madde 10 ve “Çalışma İle İlgili Hükümler” başlığı altındaki Çalışma Hakkı Ödevi, Madde 49 ile aşağıda yer alan hükümleri içermektedir:

X. KANUN ÖNÜNDE EŞİTLİK

MADDE 10 - Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

(Ek fıkra: 5170 - 7.5.2004 / m.1) Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.(Ek cümle: 5982 - 7.5.2010 / m.1) “Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.”

(Ek fıkra: 5982 - 7.5.2010 / m.1) Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.

Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.

Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde (Ek ibare: 5735 - 9.2.2008 / m.1) (...) (*) kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.

V. ÇALIŞMA İLE İLGİLİ HÜKÜMLER

A. ÇALIŞMA HAKKI VE ÖDEVİ

MADDE 49 - Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir.

Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları korumak, çalışmayı desteklemek ve işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak için gerekli tedbirleri alır.(Değişik 2. fıkra: 4709 - 3.10.2001 / m.19) Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır.

Devlet, işçi-işveren ilişkilerinde çalışma barışının sağlanmasını kolaylaştırıcı ve koruyucu tedbirler alır.

Yakın zamanda, Madde 9- 11/04/1928 ve 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanuna aşağıdaki madde eklenmiştir:

Ek Madde 13 - (1) a) Klinik psikolog, psikoloji veya (*1) psikolojik danışma ve rehberlik lisans eğitimi üzerine sağlık alanında ve (*2) klinik ortamlarda klinik psikoloji yüksek lisansı veya klinik psikoloji yüksek lisansı (*3) üzerine klinik psikoloji doktorası yapan sağlık meslek mensubudur. (*6)

Klinik psikolog, nesnel ve yansıtmalı ölçüm araçları, gözlem ve görüşme teknikleri kullanarak psikolojik değerlendirme ile uluslararası teşhis ve sınıflama sistemlerinde hastalık olarak tanımlanmayan ve Sağlık Bakanlığının uygun bulduğu durumlarda psikoterapi işlemleri yapar. Hastalık durumlarında ise ancak ilgili uzman hekimin teşhisine ve tedavi için yönlendirmesine bağlı psikoterapi uygulamalarını gerçekleştirir.

Psikoloji veya psikolojik danışma ve rehberlik lisans eğitimi üzerine ilgili mevzuatına göre sertifikalı eğitim almış ve yeterliliğini belgelemiş psikologlar sertifika alanlarıyla ilgili tıbbi(*4) uygulamalarda görev alabilirler.

Klinik psikologların, uzman hekimin teşhis ve yönlendirmesiyle ya da bağımsız olarak yapabilecekleri mesleki uygulamalar, bu fıkradaki prensipler çerçevesinde yönetmelikle belirlenir.

Sağlık alanında yürütülen psikolojik çalışmaları ve klinik psikologların görev ve tanımlamaları düzenlemeyi amaçlayan bu kanun maddesi Anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır.

Fizyoterapist, odyometrist, diyetisyen gibi meslek grupları lisans mezunu olarak Sağlık Bakanlığı kadrolarına atanırken psikoloji mezunlarına “sertifika ve yeterlilik” uygulaması ve yüksek lisans zorunluluğu getirilmektedir. Bugüne kadar Türkiye’de herhangi bir meslek grubuna kamuda çalışabilmek için yüksek lisans yapma mecburiyeti getirilmemiş, herhangi bir meslek grubu meslek odaları tarafından tanımlanan, herkesin eşit şekilde ulaşabileceği eğitim-staj gereklilikleri dışında “sertifika ve yeterlilik” uygulaması gibi şartlara tabi tutulmamıştır.

Devlet üniversitelerinde herkesin başvurabileceği yeterlilikte bölümler açılmadan, yüksek lisans zorunluluğu getirilmesi adres olarak sadece özel üniversitelerin gösterilmesi anlamına gelmektedir. Klinik psikoloji yüksek lisansı herkesin eşit bir şekilde ulaşabileceği bir eğitim değildir.

Bahsedilen şartları gerçekleştirmek için psikoloji mezunları açıkça ücretli eğitim almak zorunda bırakılmaktadırlar. Sertifika eğitimlerinin ise kimler için, hangi şartlarda ulaşılabilir olacağı aynı şekilde soru işareti doğurmaktadır.

Ayrıca bir psikoloğun “klinik psikolog” ünvanıyla sağlık mensubu olarak çalışabilmesi için önerilen “klinik psikoloji yüksek lisansı” şartı, hem yüksek lisans programlarının sayısı ve hem de niteliği düşünüldüğünde gerçekçi görünmemektedir. Daha öncesinde mesleki uygulama alanı uyarınca verilen “klinik psikolog” ünvanının sadece akademik derecelere tahvil edilmesi hizmetin niteliği açısından da doğru olmayacaktır. Bunların dışında, 13. ek madde sağlık mensubu olan psikologlardan sadece klinik psikoloğu tanımlayarak, yani sağlık psikolojisi, nöropsikoloji ve gelişim psikolojisi gibi sağlık alanına dahil edilmesi gereken birçok psikolojik hizmet türünü dışarıda bırakarak büyük bir eksiklik barındırmaktadır.

Bu yasanın, Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olan başka bir önerisi ise psikoloji lisans mecburiyeti aranmaksızın her lisans mezununa yüksek lisans ve doktora yaptığı takdirde Sağlık Bakanlığına bağlı olan psikolog kadrolarına atanma ve çalışma olanağı yaratmasıdır. “Klinik psikolog” ünvanının kullanımını ve bu ünvanla çalışacak kişilerin görev tanımlarını düzenlemeyi amaçlayan madde, ülkemizde ünvanların lisans eğitimi sonucu verildiğini göz ardı eden bir hataya düşmekte ve bu ünvanın psikoloji mezunu olmayan kişilere de verilmesini önermektedir.

Herhangi bir psikoloji lisans mezunu, başka bir meslek kadrosuna (örneğin diyetisyen kadrosuna) atanmak istiyorsa, herkese aynı şekilde uygulanan yerleştirme sınavına girmek ve ilgili bölümü kazanarak lisansını okumak, gerekliliklerini yerine getirmek durumundadır. Fakat bu yasanın getirdiği şartlar altında herhangi bir lisans mezunu, psikoloji yüksek lisans ve doktora programını tamamlayıp psikoloji mezunlarına tanınmış Sağlık Bakanlığına bağlı kadrolara yerleşebilecektir. Psikolog kadrosuna atanmak isteyen kişiler herkes gibi lisans yerleştirme sınavına girip psikoloji mezunu olma hakkına zaten sahiptir.

Dikkat çekmekte fayda olacak bir diğer konu bu ek yasanın halihazırda yüksek lisans derecesi olmadan Sağlık Bakanlığına bağlı olarak çalışan (ya da vakıf, dernek, özel danışmanlık merkezi gibi yerlerde sağlık hizmeti veren) çok sayıda psikoloğun çalışma hakkını ellerinden alıyor, bu kişileri iş bulamama tehdidi altında bırakıyor olmasıdır. Bahsedilen psikologlar bu alanlarda çalışma hakkıyla mezun olmuşlardır. Bu yasanın öne sürdüğü şartlar Anayasada tanımlı olan “Çalışma Hakkı Ödevi” maddesine aykırı düşmektedir.

Klinik psikoloji ya da deneysel, gelişim, sosyal psikoloji gibi diğer alt alanların içerdiği psikolojik hizmet ve çalışmaların, çalışan ve hizmet alanların hak kaybına uğramasını engelleyecek şekilde düzenlenmesi ve denetlenmesini içeren yasal düzenlemelerin yukarıdan dayatmacı, eksik ve eşitsizlik yaratacak şekilde değil bağımsız, kapsayıcı meslek örgütlenmelerinin çalışmalarıyla oluşturulması gerekmektedir. Verili koşulların iyileştirilmesi açısından öne çıkan ihtiyaç meslek odasının oluşturulması ve çalışabilmesinin yasalarla yolunun açılması olacaktır.

Yukarıda ortaya konulduğu üzere 13. ek madde biz psikologları mağdur edecek, Anayasada tanımlı olan haklarla çelişen ve aynı zamanda halkımızın psikolojik hizmet ihtiyacına yönelik ülkemiz gerçekliğini göz ardı eden hükümler içermektedir.

Bireysel başvuru hakkının yolu her ne kadar anayasal olarak açılmış olsa da uygulamada mümkün olmadığı için, ekte imzaları yer alan biz psikoloji öğrencileri ve psikologlar, Anayasaya aykırılık teşkil eden bu yasanın Anayasa Mahkemesi tarafından iptali konusunda yetkilerinizi kullanarak hukuki açıdan bize yardımcı olmanızı istiyoruz.

Twitter
Facebook
© Copyright 2013 - TODAP