Erkek şiddetinin psikolojikleştirilmesine izin vermeyeceğiz, her alanda patriyarkayla mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz.
VIII. Eleştirel Psikoloji Sempozyumu, "Mücadeleyi Hatırlamak, Yeniden İnşayı Düşlemek" başlığıyla 18-19-20 Ekim 2024 tarihinde İstanbul'da gerçekleşecek.
Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) olarak 5 farklı eksende yaptığımız çalışmalar ile hazırladığımız ve/veya dâhil olduğumuz bildiri, metin ve imza kampanyalarını aşağıda bulabilirsiniz.
TODAP’ın bir bileşeni olarak lisans, yüksek lisans, doktora öğrencilerinin bir araya gelmesiyle Öğrenci Komisyonu’nun 26 Eylül 2023 tarihinde faaliyete geçtiğini bilgilerinize sunuyoruz.
Seçim sürecinin yarattığı iklime ve mültecilere, Kürtlere, kadınlara, LGBTİ+'lara yönelik nefret söylemlerine dair açıklamamızdır.
Psikologlar ve psikoloji öğrencileri olarak biz de 1 Mayıs’ta, bulunduğumuz şehirlerde 1 Mayıs alanlarında olacağız.
VII. Eleştirel Psikoloji Sempozyumu’nu, pandeminin yarattığı belirsizlik nedeniyle daha fazla ertelemek yerine 22-24 Ekim 2021 tarihleri arasında çevrimiçi olarak gerçekleştirme kararı aldık.
Forum: Çalışma Acısı Kimin Acısı?
Tarih: 28 Ekim 2020
Saat: 20.00
Hep birlikte içinden geçmekte olduğumuz bu salgın sürecinde dayanışmanın hem bireysel hem de toplumsal onarım için vazgeçilmez önemde olduğunu düşünmekteyiz.
Tüm dünyada ve ülkemizde pandemi krizi devam ederken 1 Mayıs Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü'nü karşılıyor olacağız.
Bu noktada, toplumsal ilişkilerimizin ve iyilik hâlimizin “sağlığını” güçlendirebilmek adına, herkesi dayanışma ilişkilerimizi güçlendirmeye davet ediyoruz. Dayanışmayla..
Yer: Türkan Saylan Kültür Merkezi, Konak Kent Konseyi, Kat 3.
Tarih: 12.10.2019
Saat:17:00
Hatırlatalım; Suriye, zorla yerinden edilmiş insanların geri gönderileceği güvenli bir ülke değildir.
Barışın sağlanamadığı bir alana insanları zorla göndermek yeni yaralar açmaktadır. Göç etmek insan hakkıdır.
Buluşma yerleri: İncirli Metrobüs Duraği
Buluşma saati: 11.30
İletişim: 0532 154 14 54
0544 498 68 12
1 Mayıs'da İzmir'de Saat: 12.00 'de Cumhuriyet Meydanında
TPD ve TODAP ortak kortejinde buluşuyoruz .
Rabia Naz’ın ölümüyle ilgili hakikati ve adaleti istiyoruz!
Çocuklarımızı korumak için adalet!
Rabia Naz için, çocuklarımız için, hepimiz için adalet!
Herhangi bir etik ihlali, ortaya çıkarmayı ve görünür kılmayı, mesleğimizi ve meslek etiğini savunmanın bir gerekliliği ve aynı zamanda istismara maruz kalmış kişilerle dayanışma yolu olarak görüyoruz.
Yer: Ren Bar
Tarih: 15 Aralık 2018 Cumartesi
Saat: 20.00
Adres: Kurabiye Sok. No:19 (Rock’n Rolla yanı) Taksim/İSTANBUL
25 Kasım Pazar
İstanbul , Taksim Tünel Meydanı 17.00
İzmir, Kıbrıs Şehitleri Caddesi, ÖYSM önü , 17.00 (İletişim 0 553 3899241)
Ata Soyer Sağlık ve Politika Araştırmaları Merkezi
6 Ekim 2018- Cumartesi
Saat: 17:00
Zaman: 29 Eylül Cumartesi, 18.00'den itibaren
Yer: Muaf Kadıköy
Katılım formu: https://docs.google.com/forms/d/e/1FAIpQLSdZlAMQZMk_HCxmopMy7P4X7hLEmWWmHvK4fw_oQ_yQh4-9Hg/viewform
Olağanüstü Hal rejiminin gündelik hayatlarımızı etkileyen, hissedilen ve görünen pek çok yüzü var. Görünenler kadar yıkıcı bir görünmeyen yüzü OHAL'in kadınların hayatlarında yol açtığı tahribattır.
Eleştirel Psikoloji Bülteni'nin Mayıs 2018'de yayımlanacak olan 8. sayısının dosya konusu, Ekim 2016'da gerçekleştirilen V. Eleştirel Psikoloji Sempozyumu'nun da ana teması olan Eleştirel Psikoloji ve Psikososyal Dayanışma olacaktır.
Aşağıda Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) olarak 2016 yılının Ocak ayı ile Aralık ayı arasında yaptığımız işlerin listesini bulabilirsiniz.
2017 Sonbahar grupları şu şekildedir:
- Mesleğe Yeni Başlayanlar Grubu
- Araştırma Alanı Grubu
Hiç kimsenin yaşamak/yaşatmak için ölmeyi düşünmediği veya ölmek zorunda kalmadığı, yaşatmak için daha fazla yaşamayı hayal edebildiği bir toplumsal dayanışmayı örgütlemekle sorumluyuz.
Kahvaltı eşliğinde psikoloji eğitimlerini tartışıyoruz.
12 Şubat 2017 Pazar günü saat 11-14 arası Eğitim Sen Taksim
Er ya da geç geleceğini bildiğimiz güzel günler için her koşulda yan yana mücadeleyi sürdürerek...
Kaygılıyız, üzüntülüyüz, öfkeliyiz; ama yaşamdan ve barıştan yana durmaktan vazgeçmeyeceğiz.
Zaman: 24 Aralık Cumartesi 19.30
Yer: Leylek Cafe ve Sanat Evi
Küçükparmakkapı Sok. No: 15/3 Beyoğlu
İletişim: 544 498 68 12
Bu yasa tasarısını kabul etmiyor, hükümetten tasarıyı derhal geri çekmesini talep ediyoruz.
Aralarında TODAP Kadın Komisyonu'nun da bulunduğu kadın örgütlerinin çağrısıdır.
İnsanların birlikte yaşamasının dayanışmayla mümkün olacağına içtenlikle inanıyoruz.
Orada bulunarak, barışı, psikolojiyi ve kongrelerin sorunlarını konuşacak üyelerimize ve meslektaşlarımıza bu zor zamanlarda bir kez daha selamlarımızı göndeririz.
Siirt’te Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na (ASPB) bağlı bir cocuk evinde kalmakta olan ve yakın bir süre içerisinde 18 yaşını doldurarak reşit olan bir kız çocuğunun, kuruluşta psikolog olarak çalışan biri ile evlendigi bilinmektedir.
Arkadaşımızın hayatını alt üst eden asılsız suçlamanın bir an önce geri alınmasını istiyoruz.
Herkesi darbelere ve her tür anti-demokratik uygulamaya karşı çıkmaya, dayanışmacı bir mücadeleye çağırıyoruz.
TODAP'tan Erkek Psikologlar ve Psikoloji Öğrencileri'nden Bolu'daki Kadın Meslektaşa Dayanışma Mesajı
Program Wernicke-Korsakoff’lular ve Eski Mahpuslarla Dayanışma Girişimi inisiyatifinde yürütülecek ve TODAP üyesi psikologlar tarafından genel koordinasyonu sağlanacaktır.
Özgür Gündem gazetesi ile dayanışma amacıyla Nöbetçi Eş Yayın Yönetmenliği görevi üstlenen TİHV Başkanı ŞEBNEM KORUR FİNCANCI, Gazeteci-yazar AHMET NESİN ve Sınır Tanımayan Gazeteciler RSF Türkiye temsilcisi EROL ÖNDEROĞLU ile dayanışmak için “ ÖZGÜRLÜK NÖBETİ” başlatıyoruz.
V. Eleştirel Psikoloji Sempozyumu 14, 15, 16 Ekim'de Mersin'de yapılacaktır. Bildiri özeti çağrısını burada bulabilirsiniz.
Poyraz Ali Şahsında,
Hapishanelerde Anneleriyle Beraber Tutulan 0-6 Yaş Çocuklar ve Anneleri İçin Özgürlük Talep Ediyoruz.
20 Nisan 2016 Çarşamba, 9.00
Karaman Ağır Ceza Mahkemesi
“Psikoloji Lisans Eğitimi Öğrenci Forumları”nda bir araya geldik. Birinci buluşmayı İstanbul’da ve ardından diğer buluşmaları İzmir, Ankara, Mersin ve yine İstanbul’da gerçekleştirdik.
17 Nisan Pazar, 10.00-17.30
EFPA (Avrupa Psikologlar Birlikleri Federasyonu) Türkiye’de psikologların tutuklanmasını resmi olarak protesto etmekte ve Barış için Akademisyenler girişimine karşı artan devlet baskısına yönelik endişelerini bildirmektedir.
Cinsel Sömürü ve İstismarın Gerçekleştiği Kurumları Değil
Cinsel Şiddettin Her Türünden Çocukları Korumalısınız!
Barış istediği için tutuklanan üyemiz Esra Mungan, Bakırköy Kadın Cezaevi'nde tecrit altına alınmıştır.
Kaygılıyız, üzüntülüyüz, öfkeliyiz; ama yaşamdan ve barıştan yana durmaktan vazgeçmeyeceğiz.
Meslektaşımız Esra Mungan yalnız değildir!/Our colleague Esra Mungan is not alone!
Muzaffer Kaya yalnız değildir!/Muzaffer Kaya is not alone!
Kıvanç Ersoy yalnız değildir!/Kıvanç Ersoy is not alone!
Chris Stephenson yalnız değildir!/Chris Stephenson is not alone!
Barışın akademisyenleri yalnız değildir!/Academics for Peace are not alone!
Ankara’yı tekrar vurdular. 13 Mart 2016 günü Ankara Kızılay’da gerçekleşen bombalı saldırı nedeniyle bir kez daha sarsılmış durumdayız.
Psikoloji ve psikiyatrinin kadına ve travmaya bakışı da tarihselliği içinde ele alınmalı elbette. Eğer Vietnam Savaşı’nın sonlarında gelişen savaş karşıtı hareket olmasaydı, savaşan “kahraman” erkeklerin savaş nedeniyle psikolojilerinin bozulabileceği düşünülemezdi dahi.
LGBTİ’lere yönelik nefreti kampanya haline getirmek, üzerinde “lezbiyenim, biseksüelim, transım” yazan bir görselin kaldırılması için başlatılan bir kampanyaya aracı olmak düşünce özgürlüğü değildir.
Yaşam hakkına ve barış içinde bir arada yaşama isteğine yönelik bu saldırıda hayatını kaybeden insanlar olması sonucu acılı ve derinden üzgünüz.
Aşağıda Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) olarak 2015 yılının Ocak ayı ile Aralık ayı arasında yaptığımız işlerin listesini bulabilirsiniz.
Günlerce, haftalarca süren sokağa çıkma yasaklarıyla yüz binlerce insanın, tüm insan haklarının ihlal edildiği bir süreci yaşıyoruz.
Çocuklar öldürülüyor. Çocukların öldürüldüğü bir ülkede nasıl bir gelecek kuracağız? Bizim buna rızamız yok.
Direnen işçiler maden de çalışan akadaşlarına en güzel mesajı hazırladıkları pankartla veriyorlar: “Buraya bak! Dün bizim de işimiz vardı!”. Patrondan talepleri ise çok net: “İşimizi geri istiyoruz!”
“Yurdunu sevmeliymiş insan, öyle diyor hep babam
Benim yurdum ikiye bölünmüş ortasından, hangi yarısını sevmeli insan?”
"Çocuklar İçin Barış" diyen bütün kurumları, bireyleri, basın emekçilerini sesimizi ve taleplerimizi yükseltmek üzere, 13 Ocak günü Saat:1230’da; İstanbul, Ankara ve İzmir’de bekliyoruz.
Hepinizi, bu belgeseli hep birlikte izlemeye, hayvan dostlarımızla ilgili düşünmeye ve tartışmaya davet ediyoruz.
En insani tepkiler “Cumhurbaşkanına hakaret”, “Terör örgütü propagandası yapmak” gibi bir takım ucu açık gerekçelerle cezalandırılıyor.
Bir yandan "Barış ve Psikoloji" temasını önemsediğimiz, bir yandan da kongrenin ücretli olması gerekliliğine ikna olamayışımız nedeniyle Kongre Düzenleme Kuruluna bir çağrı yapmak istedik.
Hemen şimdi, bugünümüzü yok eden ve geleceğimizi düşmanlıkla ören savaşın bitmesi için, sonra da bir arada eşitlik ve barış içerisinde yaşamak için ihtiyacımız olan koşulları yaratmaya psikologlar olarak katkıda bulunabiliriz.
Biz çocuk ve insan hakları örgütleri, sendikalar, meslek örgütleri, akademisyenler, sanatçılar, milletvekilleri, gazeteciler, kadın ve LGBTİ örgütleri, öğrenciler, sivil inisiyatifler, siyasi parti ve oluşumlar olarak ülkemizde 7 Haziran’dan bugüne devam eden çatışma ortamının acilen son bulmasını istiyoruz.
Osman Evcan’ın Talepleri Karşılanmalı, Hapishanelerdeki Besinler Mahpusların Sağlık ve İnançlarına Uygun Hale Getirilmelidir.
Her şeye rağmen birlikte ve mücadele içerisinde olabilmek, baskı ve sömürünün tüm biçimlerini yerle bir etmemiz için sahip olunabilecek en güçlü umut kaynağıdır.
Yaşananları kınadığımızı tüm kamuoyu ile paylaşmak istiyor, buna derhal son verilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Son altı ay içinde 2000 insan öldü bu topraklarda bu da günde 11.11 kişiye denk geliyor.
LGBTİ mahpusların tek tutulma hali devam etmektedir.
Bu intiharın politik olduğunu biliyor ve devleti çocuk haklarına ve insan onuruna uygun politika üretmeye çağırıyoruz.
Çocukları koruyan ve destekleyen, hapsetmeye alternatif yöntemlerin temel alındığı bir çocuk adalet sisteminin mümkün olduğuna inanıyoruz.
PÖMYAP tarafından düzenlenecek olan ve konuşmacı olarak katılacağımız 2. Meslek Yasası Çalıştayı'nın programını aşağıda bulabilirsiniz.
Hacettepe Üniversitesi'nde düzenlenecek olan ve konuşmacı olarak katılacağımız etkinliğin çağrısını aşağıda bulabilirsiniz.
Engelli Bakım Merkezleri Yönetmeliği Değişikliğine Karşı Kampanya (12-20 KASIM)
Çocukların tüm bu travmaları nasıl deneyimledikleri ve onlara nasıl yardımcı olunabileceği biz yetişkinlerin bir diğer sorumluluk alanıdır.
Bu dayanışmanın bir parçası olarak, fiziksel ve psikolojik yaralarımızı sarmanının dayanışmasını da göstermek önemlidir.
TODAP'ın emek, demokrasi ve barış mücadelesi içinde yer almaya çalışan bir meslek örgütü olduğu düşüncesiyle toplantıyı yine de yapma kararı aldık.
Evlerimize, iş yerlerimize, arabalarımıza siyah bezler asıyoruz, yakalarımıza siyah kurdeleler takıyoruz.
DİSK, KESK, TTB ve TMMOB tarafından 12-13 Ekim için ilan edilen greve TODAP olarak biz de destek vereceğiz.
Savaşı tehlikeli bir ateş oyununa benzetmiştik. İşe o ateşin temel yakıtı nefrettir. Nefret soğukkanlı da olabilen bir yıkıcılıktır.
Mülteci çocukların eğitim hakkı bir lütuf değil, devletlerin yükümlülüğüdür.
Derneğimiz üyesi Evren Evrim Önal'ın 6 Eylül'de okuduğu metni burada bulabilirsiniz.
Herkese Sesleniyoruz!
DOĞAYI VE YAŞAMI,
EŞİTLİĞİ VE KARDEŞLİĞİ, ÖZGÜRLÜĞÜ VE BARIŞI
MEYDAN MEYDAN, SOKAK SOKAK, EV EV SAVUNACAĞIZ!
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Arazisinde Ranta ve Talana İzin Vermeyeceğiz!
Çocuk cezaevleri kapatılana dek orada görevini zor mücadeleler ile yerine getirmeye çalışan meslektaşlarımızın yanındayız.
Son olarak beşinci buluşmayı yine İstanbul’da gerçekleştirdik.
Bölgede ve ülkede barışın imkânları büyük ölçüde daraltılmıştır. Buna göz yumamayız.
Bu metinde emek/sınıf eksenli bir yaklaşıma sahip bir öğrenci oluşumunun nasıl özelliklerinin olabileceğine dair bazı fikirler sunacağım.
Gerçekleştirilmesi engellenen Onur Yürüyüşü öncesinde, polisin engellemek istemesine rağmen yaptığımız basın açıklamasının metinlerini burada bulabilirsiniz.
Özgürlüklerin ve haksızlığa karşı mücadelenin desteklendiği, tüm üniversite bileşenlerinin haklarının güvence altına alındığı ve emeğin korunduğu bir üniversite anlayışı için...
Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği olarak bizler, meşru ve güçlendirici hak arayışınızı destekliyoruz.
TODAP üyesi Burcu Çolak'ın bir yazısını paylaşıyoruz.
TODAP üyesi Banu Bülbül'ün bir yazısını paylaşıyoruz.
ODTÜ'de yapılan 3. buluşmanın raporunu burada bulabilirsiniz.
Anket sorularını demografik özellikler, çalışma koşulları, kurum içinde yapılan çalışmalar, tüzük, hak ihlalleri ve öneriler-fikirler şeklinde 6 kategoriye ayırmıştık.
Bu davada sadece şirket değil, devlet ve hükümet de sorumludur.
Konuşulamayanın 100. Yılında Psikoloji, Yüzleşme ve Toplumsal Adalet Sempozyumu'nun programını burada bulabilirsiniz.
Dayanışmacı, ortaklaşmacı değerlerin öne çıkarıldığı, sömürüsüz bir dünya için sınıf dayanışmasını yükseltme hedefiyle 1 Mayıs’ta alanlardayız!
Roboskî’de askerin katlettiği 8 katır, Türkiye’de yaşama, umuda, barış ve adaletin katledilmesi demektir.
İkinci forumu 7 Mart 2015 Cumartesi günü İzmir’de, Türkan Saylan Alsancak Kültür Sanat Merkezi’nde düzenledik.
Yaşanan vahşetin güç ilişkileri, ataerki ile ilişkisi göz ardı edilerek, erkeklerde bulunan bir bozukluk ve sapkınlıkla açıklanmaya çalışılmasını reddediyoruz.
İmamların dini destek sunmaları için hastanelerde görevlendirilmelerine karşı çıkıyor ve bu protokolün iptal edilmesini talep ediyoruz.
13 Aralık 2014'te İstanbul'da yapılan ilk buluşmanın raporunu burada bulabilirsiniz.
Bu vahşet, bir sapıklığa, bir bozukluğa değil toplumsal, politik ve hukuki bir soruna işaret ediyor.
TODAP Ankara Söyleşilerinin ilkini 21 Şubat'ta gerçekleştiriyoruz.
Metal işçileri ne karar verirlerse versinler yanlarında olacağımızı ilan ediyoruz!
Bu durum açık bir şekilde, insan haklarının ve bunun yanı sıra bilimsel/ mesleki standartların ciddi ihlali anlamına gelmektedir.
Üyemiz Baran Gürsel'in Praksis dergisinde yayınlanan bir yazısını sizinle paylaşıyoruz.
Göçmenlere ve özellikle de kadınlara karşı devlet eliyle yürütülen bu ayrımcı politikalara bir an önce son verilmelidir.
Bir aradayız! Bir arada doğayı, emeği, İstanbul’u ve Marmara’yı savunuyoruz!
Kapitalizm, paternalist kurum ve ilişkilerle de bütünleşerek çocukluğun içinde deneyimlendiği koşullar ve çocuklar üzerinde çok sayıda olumsuz etkiye neden olmaktadır.
Kız çocuklarının evlendirilmesine göz yummak, evlilik içi tecavüze uğramalarına seyirci kalmak demektir.
20 Kasım Çocuk Hakları Günü vesilesiyle yapılan açıklamayı burada bulabilirsiniz.
Bugünden, bu andan başlayarak bulunduğumuz her alanda çocukların hakları için, çocuklarla birlikte mücadele etmek, tüm kurum ve kişiler için önemli bir sorumluluktur.
Psikoz tanısı almış ya da alabilecek kişilerin durumunu tartışmak psikologlar ve psikoloji öğrencilerinin bu durum hakkında ne yapabileceği üzerine de düşünmeyi içeriyor.
Türkiye'de Çocuklar İlişkin Sorunlar ve Alternatif Politika Arayışı Uluslararası Sempozyumu - 29-30 Kasım, Malatya
Validebağ direniyor! Tüm İstanbul’u yaşamı, kentimizi ve demokratik haklarımızı savunmaya çağırıyoruz!
Onur Yaser & Hatice Can’larımız için Adalet Platformu'nun çağrısını paylaşıyoruz.
Boğaziçi Soma Dayanışması tarafından 24-25 Ekim'de düzenlenecek olan sempozyumun programını burada bulabilirsiniz.
28 Haziran-31 Ağustos tarihleri arasında Soma'da yürütülen çalışmanın raporunu aşağıda ve ekte bulabilirsiniz.
26-27-28 Eylül tarihlerinde ODTÜ'de düzenlenecek olan IV. Eleştirel Psikoloji Sempozyumu'nun programını burada bulabilirsiniz.
23-26 Ağustos tarihleri arasında bölgeye giden TODAP ekibi ve hâlihazırda bölgede bulunan arkadaşlarımız tarafından paylaşılan gözlemleri sunuyoruz.
Bizler, insan, toplum ve tüm canlıların yanında durarak savaşın karşısında konum alma duruşunu sahipleniyor ve bunu devam ettirmenin ve korumanın önemine inanıyoruz.
İndirgemeci ve damgalayıcı bir yaklaşımla kullanılan psikoloji bilgisinin ne kadar tehlikeli olabileceğini biliyoruz.
20 Temmuz’da kadın cinayetlerine karşı isyanımızı haykırmak için ev işi, çocuk bakımı dayatmalarına da kulak asmadan sokaklara çıkıyoruz!
‘Kent savunucularını değil,katilleri yargıla!’ demek için 12 Haziran’da İstanbul Adliyesi’nde olacağız!
TODAP Kadın Komisyonu'nun da imzacıları arasında yer aldığı açıklamayı paylaşıyoruz.
Eşit, özgür ve adil bir dünyada yaşama mücadelesinde taraf olduğumuzu bir kez daha duyuruyoruz.
Hayvan Koruma Kanunu'nda yapılması planlanan değişikliklerle ilgili TODAP üyeleri Özge Kanlı, Umut Şah ve Burcu Çolak tarafından yazılan metni aşağıda paylaşıyoruz.
İyileşmenin ancak ve ancak hakikatin ortaya çıkarılması, adaletin sağlanması ve benzer olayların gelecekte gerçekleşmemesi için gerekli adımların atılmasıyla mümkün olacağına inanıyoruz.
Psikologların Mesleki Hakları ve Meslek Yasası sunumuyla biz de oradayız.
Başka bir çalışma, bilim ve uygulama alanı, başka bir meslek örgütü, başka bir dünya mümkün.
Bilgi Asistan Dayanışması tarafından kaleme alınan bildiriyi sizlerle paylaşıyor, kendileriyle dayanışma içinde olduğumuzu vurguluyoruz.
Katılımcısı olduğumuz 'Denetimli Serbestlik Uygulamasinda Sivil Toplum Örgütlerinin Ve Üniversitelerin Rolü Çalıştayı' nın programını buradan bulabilirsiniz.
Birinin işkencecileri ve onları koruyanlar ile ötekinin katili ve onu koruyanlar ise ortaya konan bir mahkeme parodisinden ufak tefek sıyrıklarla kurtuldular.
Tüm üniversite akademisyenleri, çalışanları ve öğrencileriyle dayanışma içinde olduğumuzu ilan ediyoruz.
Eş zamanlı olarak 12 şubat 12.30'da Ankara, İzmir, Diyarbakır, Mersin, İstanbul Ceza İnfaz Kurumları önünde yapılan basın açıklamasına buradan ulaşabilirsiniz.
Aşağıda Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) olarak 2012 yılının Ocak ayı ile Aralık ayı arasında yaptığımız işlerin listesini bulabilirsiniz.
Prof.Dr.Selçuk Candansayar ile yaptığımız Ruh Sağlığı Alanında LGBT Bireylerle Çalışmak konulu söyleşi notlarına buradan ulaşabilirsiniz.
18. Ulusal Psikoloji Kongresi yaklaşırken Türkiye'deki psikoloji
kongreleri hakkındaki bazı fikirlerimizi sizlerle paylaşmak istiyoruz.
BİRLEŞMEK, ÖRGÜTLENMEK ve “İSTANBUL BİZİMDİR” DEMEK İÇİN 22 ARALIK’TA KADIKÖY’DE BULUŞUYORUZ!
Dernek üyesi Baran Gürsel'in "Odalaşmak İsteyen Psikologlar Facebook Grubu, Psikologların Proleterleşmesi ve Federasyona Dair Düşünceler" başlıklı yazısını aşağıda bulabilirsiniz.
Psikoloji alanında söz söyleyenlerin yaklaşımları değişmedikçe psikoloji bu vicdan sisteminin işlerliğine katkı sağlamaya devam edecektir.
Serdar Değirmencioğlu Görevine İade Edilmelidir!
Sen bize “ hiçbir şeyi unutamayız, herkes her şeyi hatırlamalı” dedin ya; biz de sana “ umudunu kaybetme, direncini düşürme, yalnız değilsin” demek istedik.
Trans Erkeklerin Bilgi Edinme Hakkına TİB'den Gelen Sansür Blogun Zaferiyle Sonuçlandı.
Biz Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) olarak cinsel istismara karşı devlet-erkek dayanışmasına ve güvencesizliğin yarattığı haksız işten çıkarılmalara karşı tepkimizi ortaya koyuyor, kamuoyunu bu konuda bilgilendirme görevimizi yerine getiriyoruz.
Derneğimiz üyelerinden İpek Demirok, Ayten Deniz Tepeli ve Büşra Yalçınöz tarafından kaleme alınmış ve Teorik Bakış dergisinin Eylül 2013 sayısında yayımlanmış "Bağzı" Psikoloji Söylemlerine Gezi'den Bir Bakış yazısını burada bulabilirsiniz.
Biz bugün sokaktayız, çünkü sokağa çıkmadığımız zaman son umut da kayboldu sanılır diye korkuyoruz. Yoruluyor ve tükeniyor olsa da her gün yeniden, dünya sizden ve sizin hırslarınızdan ibaret değil, biz de buradayız ve kaybolmadık sizin aranızda demek için, sokaktayız, ses çıkarıyoruz, nefes alıyoruz.
Toplumsal muhalefetin, Gezi Parkı Direnişi’nin ve mesleki haklar mücadelesinin her zaman oldukça önemli bir bileşeni olmuş olan TMMOB’ye yönelik bu saldırı hiçbir yönüyle kabul edilemezdir. Biz bir meslek örgütü ve demokratik kitle örgütü olarak TMMOB ile her zaman dayanışma içerisinde olacağımızı bildiriyor ve TMMOB’ye karşı yapılan bu saldırıyı kınıyoruz!
Ulaş Başar Gezgin'in 27 Haziran 2013'te Bianet.org'da yayınlanan "Gezi'nin Psikolojisini Anlamak: İçeriden ve Dışarıdan Bakışlar" adlı yazısını aşağıda paylaşıyoruz.
Üyemiz Baran Gürsel'in Kampfplatz dergisinde yayınlanan Sınıf ve Psikolojisi İlişkisini Yeniden Kurmak adlı yazısını aşağıda paylaşıyoruz.
Meslek tanımsızlığı ve unvan belirsizliği, psikologlar ve psikoloji öğrencileri için güvenceli çalışma ve toplum yararına nitelikli hizmet sunabilmenin önündeki önemli engellerden biridir.
Geçtiğimiz 10 yıl içerisinde psikiyatriye ve klinik psikoloji literatüründen pek çok kavram büyük bir hızla günlük hayatımızın bir parçası haline geldi. Öyle ki artık pek çok insan kendinin ya da çevresindekilerin depresif, manik depresif, şizofren, çok kişilikli, antisosyal veya en nihayetinde “deli” olduğuna ilişkin, kimi zaman şakayla karışık, çıkarımlarda bulunabiliyor.
Son günlerde mail listelerinde dikkati çeken "Eğitim Kurumunda Cinsel İstismar" olayı hepimizde büyük bir öfke yaratmış ve bu tip olaylardaki mesleki ve etik sorumluluklarımıza ilişkin bir tartışma başlamasına yol açmıştır. Farkındayız ki kadınlar, çocuklar, engelliler, yaşlılar gibi toplum içerisinde dezavantajlı konumlarda kalabilen gruplar; söz konusu ihmal ve istismara daha açık olabilen öğretmen-öğrenci, doktor-hasta, psikolog-danışan gibi ilişkiler olduğunda daha da fazla ihmal, istismar ve kötü muameleye maruz kalma riski taşımaktadırlar.
Hastanelerde, danışmanlık merkezlerinde, okullarda,devlette, özelde bizler güvencesiz çalışan, işsizlik ve baskıyla "terbiyeedilen" birer işçiyiz, emekçiyiz ve çıkarlarımızın da işçi sınıfının çıkarı olduğunu biliyoruz.
İnsan biriciktir. Kendisine, ötekilere ve doğaya zarar vermesi,hatta bunu rasyonel olanın meşru alanına sığınarak yapması ile biriciktir. Uygarlaşan insanın yarattığı pratiklerden biri olan terapiile bu biriciklik yeniden üretilir ve hakim ideolojinin kurguladığınormlara sıkıştırılan birey yüceltilmeye devam edilir.
Bir ay önce başlayan ve kısa sürede tüm ülkeye yayılan Gezi Parkı Direnişi oldukça şiddetli polis müdahaleleriyle karşılaştı ve karşılaşmaya da devam ediyor. Direnişin Lice’de yaşanan devlet terörüne yönelik protestolarla birleşmesi ve Kürt halkının çözüm taleplerini dile getirmek için sokağa çıkmasıyla birlikte polis, şiddeti hız kesmeden devam ettirmektedir. Bu, onu kanıksadığımız anlamına gelmese de, Türkiye’de muhalif ve/veya ayrımcılığa uğrayan, ezilen kesimlere yönelik polis şiddetinin bizlere tanıdık olmadığını söyleyemeyiz. Bununla birlikte bu süreçte dikkatimizi çeken şeylerden biri, polis şiddetine çeşitli mecralarda değinilirken, şiddetin polislerin çalışma koşulları ve bundan kaynaklanan ruhsal/zihinsel durumları ile beraber ele alınması oldu.
Gezi Parkı'nın park olarak kalması için başlayan eylemler, karşısında polis şiddetini bulmuş ve bunun sonucunda eylemler tüm ülkeye yayılarak polis şiddeti ve baskı politikalarına karşı bir direnişe dönüşmüştür. Bu eylemler Gezi Parkı ve Taksim Meydanı'nda devlet terörünün bir süre durmasını sağlayarak insanları Gezi Parkı'nda kolektif bir yaşam ve barış içinde birlikte yaşama deneyiminin zenginliğinde buluştururken polis şiddeti çoğu ilde devam etmiş, hak arama ve protesto özgürlükleri kısıtlanmış, gözaltılar, tutuklamalar bunlara eşlik etmiştir.
İstanbul içerisinde hepimizin sayılı nefes alma yerlerinden biri olan Gezi Parkı'nın sermayenin talanına teslim edilmesinin ardından ağaçların kesilmesiyle başlayan protesto eylemleri ve direniş büyüyerek tüm Türkiye'ye yayıldı. Talepleri için sokağa çıkanlar, karşısında polisin oldukça sert müdahalesini buldu. Kararlı bir direniş ve dayanışma sonucunda Gezi Parkı'nın kapıları halka açıldı. Eylemler ve talepler burada bitmedi. Tüm Türkiye'de hükümet politikalarının ve artan devlet şiddetinin protesto edilmesine dönüşen eylemlere karşı uygulanan polis şiddeti ve yıldırma politikası sürmektedir. Her türlü basın açıklaması yapma ve toplanma özgürlüğünün askıya alındığı, taleplerin ve tepkilerin görmezden gelindiği, ciddi bedensel ve psikolojik yaralanmaların yaşandığı korkutucu bir süreç hükümet ve emniyet güçleri tarafından devam ettirilmektedir.
Türkiye, savaş söyleminin, açık ya da örtük düşmanlaştırma ve hedef göstermenin, öfke ve nefretin sıklıkla toplumsal yaşama hâkim kılındığı bir ülkedir. Bu söylem ve bu söylemin kurduğu politikalar bugüne kadar birçok olayın doğrudan sorumlusu olmuştur. Bugün Reyhanlı’da insanların katledilmesi de açık savaş politikalarının ve kışkırtıcı dış politikanın sonucudur. Bir yandan ülke içerisinde toplumsal barışı tesis etme iddiasını taşırken, diğer yandan nefreti ve savaşçıl siyaseti sürdüren hükümet bu şiddetin başta gelen sorumlusudur.
14 Mayıs'ta Ankara'da* ve 18 Mayıs'ta İstabul'da** yaptığımız basın açıklamalarının metinlerini aşağıda bulabilirsiniz.
1 Mayıs, emeğin ve toplumsal muhalefetin dayanışmakta ve mücadele etmekte kararlı olduğunu daha güçlü bir şekilde dile getirdiği, bir araya gelmenin gücünün farkına yeniden vardığı ve her canlı için yaşanabilir bir dünya hayalini kutladığı gündür. Bizler, psikologlar ve psikoloji öğrencileri olarak, bu sene de bu ruhla alanlarda olacağız.
Psikologlar olarak yaşadığımız sorunların önemli bir bölümünün kaynağını mesleğimizin tanımlanmamış olması, görev ve sorumluluklarımızın belli olmaması ve unvanımızın yasal güvence altında olmaması oluşturuyor. Alanda hizmet vermeye hazırlanan, hizmet veren ve bizden hizmet alanların haklarını koruyacak emekten ve toplumdan yana bir meslek yasası ihtiyacı açık bir şekilde önümüzde duruyor.
Açlık grevleriyle ilgili İzmir'de 09 Kasım, İstanbul ve Ankara'da 11 Kasım'da yapılacak olan basın açıklamalarının duyurusunu aşağıda bulabilirsiniz.
Aşağıda, Bilgi Üniversitesi Travma Çalışmaları Sertifika Programı üzerine Güneş Sevinç ve Baran Gürsel tarafından yazılmış Psikopolitik Bir Araç Olarak Travma ve Uzmanlaşma; buna cevaben Murat Paker tarafından yazılmış Ezber, Önyargı ve Hakareti Eleştiri Sanmak; Murat Paker'in bu metni üzerine Güneş Sevinç ve Baran Gürsel tarafından yazılmış Murat Paker'in Argümanlarına Dair başlıklı yazıları aşağıda sizinle paylaşıyoruz.
Diyarbakır'da 15-16 Eylül tarihlerinde gerçekleşecek olan III. Eleştirel Psikoloji Sempozyumuna çok az zaman kaldı.
Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Diyarbakır Belediyesi ve Bağlar Belediyesi tarafından 15-16 Eylül'de Diyarbakır, Sümerpark'ta düzenlenecek olan III. Eleştirel Psikoloji Sempozyumu'nun programı aşağıdadır.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 18 Mayıs 2012 tarihinde yayınlanan Özel Eğitim Kurumları Yönetmeliği’nin “Kurumda psikoloğun görevlendirilememesi hâlinde rehber öğretmen psikoloğun yürüttüğü görevleri yapar. Psikolog ve rehber öğretmene haftada yirmi saati geçmemek üzere destek eğitimi görevi de verilebilir.” şeklindeki 14/2 maddesinin yaratacağı ve hatta yaratmaya başladığı mağduriyetler bir süredir çeşitli mecralarda dile getiriliyor.
Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) olarak Başbakan ve Hükümetin Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini, Kadın Bedenini, Doğurganlığını ve Cinselliğini Hedef Alan Politikalarına Sonuna Kadar Hayır demek için Kürtaj Yasaklanamaz metninin imzacılarından olduk. İlgili link: http://www.kurtajyasaklanamaz.com/
Psikologlar olarak hepimiz çalışma hayatımızda hak ihlalleriyle karşılaşıyoruz. Bu ihlallerle mücadele edebilmek için çalışma hayatındaki deneyimlerimize farklı bir gözle bakalım istiyoruz.
TODAP Çeviri Grubu'nun kolektif ürünü olan Eleştirel Psikoloji kitabının tanıtım yazısını ve çeviri ekibinin önsözünü aşağıda bulabilirsiniz.
Bizler, hegemonik söylem karşıtı fikirler ve çözümler üretmeye çalışan alternatif bilişimciler; alternatif, sıra dışı, eli klavye değen ve ücretli çalışan herkesi örgütleme perspektifiyle hareket eden bilişim ve iletişim çalışanları; beyaz yakalı emekçiler arasında dayanışmayı ve örgütlenmeyi geliştirmeyi amaçlayan plaza çalışanları; emek, toplumsal dayanışma ve eleştirel psikoloji çevresinde bir araya gelen psikologlar ve sosyal bilimlerin biat etmeyeceğine inanan sosyologlar olarak 1 Mayıs alanında yan yana, omuz omuzayız.
Geçtiğimiz yıl tüm emekçiler gibi psikologların da hak kayıplarına sahne oldu. Bir yıl kadar önce alanda çalışan psikologların ve psikoloji öğrencilerin itirazlarına karşın büyük kısmı akademisyen olan TPD yönetimi ve sağlık alanında neoliberal dönüşümleri hızlandırarak uygulamak görevini üstlenmiş Sağlık Bakanlığı eliyle hazırlanan ve torba yasa kapsamında kabul edilen psikolog ve klinik psikolog ünvanlarını düzenleyen maddeleri tam da 1 Mayıs arifesinde uygulamaya sokularak Sağlık Bakanlığı'nda çalışan psikologlar koşullu olarak sınav ve sertifikasyona mecbur bırakılarak işten çıkarılma tehdidiyle yüz yüze bırakıldı.
Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) olarak antikapitalist, antiseksist hatlar çerçevesinde psikologların özörgütünü oluşturma çabasındayız. 2008 yılının Eylül ayında Eleştirel Psikologlar ve Psikoloji Öğrencileri imzasıyla başladığımız bir araya gelme çabamıza bugün TODAP adıyla devam etmekteyiz. Yaptığımız çalışmalar üç eksen üzerine oturmayı hedeflemektedir. Belki de birbirinden kalın çizgilerle ayrılamayacak olan ve bir meslek örgütünün olmazsa olmazları olan bu üç ekseni ve bizim bu eksenlerde yaptığımız çalışmaları şöyle sıralayabiliriz.
Olup biten ortada, liberal demokrasi göçmen sorununu, dolayısıyla ırkçılığı, deliliğe havale ediyor ve kendini modern dünyanın iktidarı olarak yeniden kuruyor. Yırtabiliyor mu? Muamma...
Ulusal Ruh Sağlığı Eylem Planı geçtiğimiz ay Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın katıldığı bir toplantı ile basına ve kamuoyuna açıklandı. Deprem gündemi ve yapılan çalışmalar gündemimizi öncelikli olarak meşgul etmiş olsa da, insan eliyle yaratılan travmanın boyutları ve psiko-sosyal destek çalışmalarının durumu bize bir kez daha ruh sağlığının önemini ve bu alanda toplum temelli bir perspektif geliştirme gerekliliğini hatırlattı.
Her daim psikoloji ogrencileri olarak calismalarimizi, dusuncelerimizi ve elestirilerimizi paylasmak, birbirimizin fikirlerinden ve sorularindan yararlanmak amaciyla duzenledigimiz toplantilarin ucuncusu icin bir araya geliyoruz.
Aşağıda 2008'in Ekim ayı ile 2011'in Aralık ayı arasında Eleştirel Psikologlar ve Psikoloji Öğrencileri, Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği Girişimi ve Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) olarak yaptığımız işlerin bir listesini bulabilirsiniz.
Bildiğiniz üzere, torba yasası kapsamında, bırakalım psikologların ihtiyaçlarına ve bir meslek olarak psikologluğun tanımlanmasına yardımcı olmayı, mesleki yetkinlik ve istihdam anlamında büyük sorunlar yaratabilecek ve soru işaretlerini içinde barındıran kanun maddesi mecliste kabul edilmişti.
Üniversite giriş sınavında psikoloji bölümünü tercih edeceklere açık mektubumuzdur.
Her daim psikoloji öğrencileri olarak çalışmalarımızı, düşüncelerimizi ve eleştirilerimizi paylaşmak, birbirimizin fikirlerinden ve sorularından yararlanmak için düzenlediğimiz açık hava toplantılarının ikincisinin konusu Psikoterapi ve Kitleselleşen Bunalım.
Plato ve Aristoteles’in muhtemelen felsefe konuşuyor oldukları o ünlü agora resmini çoğunuz hatırlarsınız herhalde. O zamanlar akademide dersler yürüyerek yapılır ve özgür düşünce teşvik edilirmiş.Bizler de, her daim psikoloji öğrencileri olarak çalışmalarımızı, düşüncelerimizi ve eleştirilerimizi paylaşmak, birbirimizin fikirlerinden ve sorularından yararlanmak için, Açıkhava toplantıları düzenlemeye başlıyoruz.
Sıkıldık; gerçekten sıkıldık! İstiyoruz ki, arzunun birbirinden yaratıcı formlarını konuşalım, cinselliği anlamak için daha fazla fikir üretelim; ama olmuyor, bırakmıyorlar. Aralarında psikoterapist olduğu iddiasındaki bazı kişilerin ve medyatik bir Psikiyatri profesörünün de bulunduğu bir grup, esasen birkaç cinsel yönelimden sadece biri olan eşcinselliği “hastalık” olarak nitelemek için her fırsatı kollamakta.
10 Mayıs meslektaşlarımız tarafından "Psikologlar Günü" olarak kutlanmaktadır. Son yıllarda çalışma alanlarımızda yaşadığımız hak kayıpları ve son olarak da torba yasa vesilesiyle çalışma hakkımızın akademik unvanlar üzerinden özel üniversitelere ve paralı sertifika programlarına devredilmesi, mesleki onurumuzun bir simgesi olan bu günü her senekinden daha anlamlı kılmaktadır.
Geçen 1 Mayıs’tan bu yana psikologlar olarak çalışma alanlarımızda daha çok sorunla yüz yüze gelir olduk. Kapatılan danışmanlık merkezleri ve bir meslek olarak psikologluğun yeniden tanımlanması, alanda çalışanların gündeminin ilk sırasına yerleşti.
Homofobiye Karşı Ruh Sağlığı Girişimi, TODAP evsahipliğinde "HETEROSEKSÜEL OLMAYAN BİREYLERE TERÖPATİK YAKLAŞIMLAR" atölye çalışması gerçekleştirecek.
Mecliste görüşülen torba yasanın psikologları ilgilendiren 9. ve 11. maddesinin kabul edilmesiyle yasa Cumhurbaşkanlığının onayına sunulmuştur.
Türkiye’de gün geçmiyor ki yepyeni bir ayrımcılık söylemiyle karşılaşmayalım… Eşcinseller, kadınlar, Kürtler, Ermeniler ve daha niceleri üzerinden üretilen nefret söylemlerinin gerek medyada gerekse gündelik yaşamımızda sıkça karşımıza çıkmasından dolayı olsa gerek, artık bu durumu oldukça kanıksamış görünüyoruz. Nispeten göz önünde olan kişilerin bazı çıkışları kimilerimize yer yer “Yok artık, bu kadarı da olmaz!” dedirtiyor, öfkeleniyoruz, belki bu haberleri sosyal paylaşım sitelerinde bu öfkemizi de yorumlarımıza katarak paylaşıyoruz.
Bizler psikologlar, psikoloji öğrencileri ve akademisyenler olarak toplumsal dayanışma ağında yerimizi almak, mesleki ve sosyal haklarımızı korumak, kendini politikadan, üretim ilişkilerinden ve sınıf mücadelelerinden azade gören geleneksel psikoloji anlayışı ile aramıza mesafe koyarak eleştirel ve toplumsal bir psikoloji pratiği yaratmak için TODAP olarak bir araya geldik.
Aşağıda ismi yazılı sendika ve meslek örgütlerinin* çağrıcısı olduğu 3 Nisan'da Ankara'da yapılacak olan güvenceli iş mitingine Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) olarak biz de katılıyoruz. Çoğumuzun büyük bir sorunu olan güvencesiz ve esnek çalışmaya karşı birlikte yürümek için tüm psikologları ve psikoloji öğrencilerini Ankara'ya davet ediyoruz.
06 Şubat'ta TODAP olarak içinde bulunduğumuz Meslek Hakkı Platformu, Taksim İstiklal Caddesi'nde bir yürüyüş ve basın açıklaması düzenledi. Basın açıklamasının metni aşağıdadır.
Psikologlara, Psikolojik Danışmanlara, Psikiyatristlere, Psikiyatri Hemşirelerine, Sosyal Hizmet Uzmanlarına, Öğrencilere ve Kamuoyuna Çağrımızdır.
Türkiye’de sosyal bilimler alanında, önemli çalışmaları yapmış, her türlü ayrımcılığı ve dışlayıcı politikaları reddeden antimilitarist, aktivist-sosyolog ve araştırmacı Pınar Selek on iki yıldır süren ve iki kere beraat kararı verilmiş olan davadan tekrar yargılanıyor. “Biat etmeyen sosyal bilimler” için mücadele eden, ezilenlerden, dışlananlardan, toplumda görmezden gelinenlerden yana araştırmalar yapmaya devam eden meslektaşımızın yaşadığı bu akıl almaz süreci endişeyle, üzüntüyle izliyoruz.
16 Ocak Pazar günü Taksim'de Meslek Hakkı Platformu tarafından gerçekleştirilen basın açıklamasının metni aşağıdadır.
Danışmanlık merkezlerinin kapatılması hakkında 8 Ocak'ta yapılan toplantının raporu aşağıdadır.
Tüm Psikoloji Örgütlenmelerine, Psikologlara ve Psikoloji Öğrencilerin Çağrımızdır.
Uzunca bir süredir, yaşanan taciz ve tecavüz olaylarında yargının ve Adli Tıp Kurumu'nun kadınların ve çocukların mağduriyetini arttıracak yönde verdiği kararlara tanık olmaktayız. Tecavüz kendi başına bir suç iken, ceza kararı için beden ve ruh sağlığının kalıcı olarak bozulup/bozulmadığına ilişkin rapor istenmekte, üniversite hastanelerinden alınan raporlar “duygusal” oldukları gerekçesiyle kabul edilmemekte, süreç uzatılmakta ve failler salıverilmektedir. Bu durum taciz/tecavüze uğrayan kadınlar ve çocuklar kadar toplumun diğer kesimlerinde de onulmaz acılara yol açmakta, çaresizlik ve öfke duyguları yaratmakta, korku kültürünü beslemekte ve erkek egemen sistemin kadınlar üzerinde baskısını arttırarak devam etmesine yol açmaktadır.
Ülkemizin önemli süreçlerden geçtiği şu günlerde, özellikle toplumsal ayrışmalar körüklenmeye çalışılırken bireylerin yalnızlıklarının da buna paralel olarak arttırılması bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Her yönüyle ve tüm güçlerini kullanarak yaşamaya çalışan kapitalist düzen, insan psikolojisi üzerinden de devamını sağlamaya çalışıyor. Her şeyin alınır satılır bir pazar olduğu bu ekonomik sistemde mutluluk alıcısı ve satıcısı ile pazarın her yerinde taleplerin arzını üretiyor.
10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü, 1992 yılından bu yana ruh sağlığı alanında farkındalık yaratmak amacıyla dünya çapında kutlanıyor. Biz de bu amaçla tüm meslektaşlarımızı ve kamuoyunu ruh sağlığı alanı üzerine düşünmeye davet ediyoruz.
Psikolojinin siyasette bir araç olarak kullanılması ve kullananların deyimiyle Politik Psikoloji'yi düşündüğümüzde Vamık Volkan ve Abdülkadir Çevik öne çıkan isimlerdir. Vamık Volkan, Beyaz Saray'a danışmanlık yapmış olan, FBI'ın hep işe almak için peşinden koştuğundan bahsedilen bir psikiyatristtir.
İstanbul Üniversitesi'nde 24-25-26 Eylül'de düzenlenecek olan II. Eleştirel Psikoloji Sempozyumu'nun programı kesinleşmiştir. Sempozyuma Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği Girişimi olarak biz de katılacağız. Programı aşağıda bulabilirsiniz.
Sırrı Emrah Üçer'in TODAP oluşumuyla ilgili kaleme aldığı inceleme yazısını sizlerle paylaşıyoruz.
Psikolog ünvanı ile çalışma hakkımızın "sertifikalandırma" adı altında ticarileştirilerek elimizden alınmasını, diplomalarımızın değersizleşmesini ve psikoloji eğitiminin daha da eşitsizleşmesini öngören meslek yasası tasarısına karşı 20 Ağustos Cuma günü saat 19:30'da Taksim Tramvay Durağı'nda toplanacak ve varolan haklarımızı da kaybetmemize yol açacak bu tasarıya karşı itirazlarımızı yükseltecek ve toplumdan ve emekten yana bir meslek yasası istediğimizi anlatan basın açıklamamızı okuyacağız.
Psikologların meslek yasasına dair Sağlık Bakanlığı’yla yürütülen görüşmeler ve bu konudaki son gelişmeler hakkında Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği Girişimi olarak bir metin ve bir eylem planı oluşturmaya karar verdik.
Türkiye Psikiyatri Derneği’nin 25.12.2009 tarihinde Mersin İl Sağlık Müdürlüğü’ne yaptığı başvuruyla psikolojik danışmanlık merkezi adı altında faaliyet gösteren merkezlerde “tıp fakültesi mezunu olamadıkları halde hasta muayenesi ve tedavisi” yapıldığı gerekçesiyle bu merkezlerin kapatılması talebinde bulunduğunu görüyoruz.
Psikoloji bilimi üretildiği zamanın iktidar ilişkileri ve ideolojik zeminine bağımlı kalarak bize gerçekliğin sadece yanlı bir kesitini sunmaktadır.
TPD ÇOCUK İSTİSMARINA İLİŞKİN NELER SÖYLÜYOR, NELER SÖYLEMİYOR?
Geçtiğimiz günlerde birçok psikologun gündeminde, işyerindeki sıkıntılar, işten çıkarmalar, taşerona bağlı çalışmanın getirdikleri ve güvencesiz çalışma koşulları vardı.
Bu kampanyada tepkimizin Mersin Üniversitesi'ne olduğuna yönelik yanlış anlaşılmaları engellemek için 14 Nisan'da buluşma yerimizi Fen-Edebiyat Fakültesi önüne , 14 Nisan'da Konge'nin salt atölye katılımcılarıyla sınırlı olması nedeniyle buluşma saatimizi 12.00'ye almış bulunmaktayız.
Bilginin herkes için erişilebilir ve paylaşılabilir olması gerektiği düşüncesinden hareketle Şubat ayı sonunda başlattığımız “ Kongreler Ücretsiz Olsun” kampanyası yaklaşık üç hafta sonunda 520 imzaya ulaştı.
Bilginin alınıp satılabilen bir meta olmaması gerektiğini, herkes için ulaşılabilir olmasını ve meslektaşlar arasında paylaşılmasının etik bir görev olduğunu düşünüyoruz. Bütün bu düşünceler doğrultusunda kongrelerin ücretsiz olarak düzenlenmesini talep ediyoruz.
Büyükşehir belediyesinin geçtiğimiz seçimlerde başta AKP’nin oy kaynağı olmuş beldeler olmak üzere birçok beldede açtığı Kadın Aile Sağlığı merkezleri psikologların da meslek tarihleri boyunca basına yansıyan ilk direnişlerine tanıklık etti.
Bu metin, Türk Psikologlar Derneği’ni, kuruluş amaçlarına uygun şekilde, dernek üyeleriyle birlikte işleyen bir kollektife dönüştürmek amacıyla yapılmış tespit ve önerileri içermektedir.
TEKEL işçilerinin direnişi hızını kesmiyor. Toplumun, işçilerin talepleri ve direnişinin meşruiyetine olan inancı güçleniyor ve perçinleniyor. Bununla güçlenen işçiler, taleplerinde direniyor, geri adım atmayı reddediyor; onlar direndikçe daha fazla insan mücadele hattına daha da güveniyor.
Psikologlar Tekel işçileriyle dayanışıyor, onlarla dertleşiyor ve 24 saat onlarla birlikte nöbet tutuyor!
Cinsel Saglik Enstitusu Dernegi CISED ve genel baskani Cem Kece’nin, escinselligin tedavi edilebilir bir hastalik oldugunu iddia eden argumanlarinin yer aldigi roportajlar ve bu yonde yayinladigi kitaplar, toplum icerisinde ve cesitli kurumlarda hâlihazirda yerlesIk olan homofobiyi tetiklemekte, escinsellerin maruz kaldigi ayrimcilik pratiklerini güçlendirmektedir.
Kapitalizm, savaş ve insan… Kapitalizmin yarattığı ekonomik krizin sonucu olarak, Türkiye’de ve dünyada işsizliğin sürekli arttığını gösteren araştırmalar yayınlanmakta, aynı araştırmalarda iş sahibi olan işçi ve emekçilerin de iş güvencesinin ve sendikal – sosyal haklarının daraltıldığı ortaya konmaktadır. Bununla birlikte, yıllardır süren savaş koşulları insanların en temel haklarını ihlal etmekte ve birlikte özgürce, eşit yurttaş temelinde yaşamalarını engellemektedir.
Türk Psikologlar Derneği ve Türk Psikoloji Öğrencileri Çalışma Grubu tarafından 22 Kasım Pazar günü Ankara’da, Meslek Yasası için düzenlenen eyleme Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği Girişimi olarak biz de destek veriyor ve katılıyoruz. Psikologlar olarak bir meslek yasamızın olmamasının, çalışma alanlarımız olan özel kurumlarda ve kamu kurumlarında, psikolojik hizmetler alanında görev yapan diğer meslek uzmanlarının karşısında bizi eşitsiz, haksız bir konuma koyduğunu biliyoruz.
Geçen sene yürürlüğe giren SSGSS yasasıyla birlikte sağlıkta yaşanan ticarileşme hızını artırdı, sağlık hizmetlerinin kamunun elinden alınamsı yönünde büyük bir adım atıldı. Bu yasa devlet hastanelerinde muayene ücretlerinin artırılması, kişilerden alınan katkı paylarının artırılması, ilaçlara ödenen ücretlerde devletin payının azaltılması, emeklilik yaşının artırılması gibi birçok saldırıyı içeriyordu. Uzun süredir sürdürülen sağlıkta ticarileştirme politikalarını n somutlaşmasıydı bu yasa.
Psikoloji ve Psikiyartri yazını içerisinde eşcinsellik günümüzde ve geçmiş yıllarda terapi pratiğinde ve kuramsal çerçevede tartışılmaktadır. Bugün tüm dünyada yaygın olarak kullanılan Amerikan Psikiyatri Birliğinin 1952 yılında ilk defa hazırladığı DSM- Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı nın 4. Gözden geçirilmiş sayısında eşcinsellik bir davranış bozukluğu olarak kabul edilmemiştir. Eşcinselliğin DSM’den çıkarılması DSM 2’nin 1973 yılındaki 7. Basımında sosyal bilimler alanında ilk defa çalışmalar yapan Alfred Kinsey ve Evelyn Hooker’ın araştırmaları sonucunda gerçekleşebilmiştir. 1973 yılından sonra DSM 2’nin sonraki basımlarında ve DSM 3 ün 1987 deki basımına kadar olan basımlarında farklı isimlerle eşcinsellik yer almıştır. 1987’den günümüze kadarki davranışsal bozukluklar kategorilerinde eşcinsellik bir “hastalık” olarak yer almamıştır.
Özel Eğitim Kurumları’nda çalışan psikologlar MEB’in 27 Mart tarihli genelgesiyle bu alanda önemli bir hak kaybı yaşadı. Yeni genelge psikologları engellilerin eğitiminde ve rehabilitasyonunda zorunlu meslek personeli olmaktan çıkararak çok sayıda psikoloğun işsiz kalmasına neden oldu. Mesleki haklarımızı geri almak için TPD öncülüğünde bir imza kampanyası başlatıldı, basın açıklaması ve yürüyüş düzenlendi. Fakat psikologların alandaki yeri ile ilgili belirsizlik devam ediyor. Tüm bu gelişmeleri bu alanda çalışanlarla birlikte yorumlamak, alanda çalışanların deneyimlerinden yararlanmak ve yapılabilecekleri konuşmak için özel eğitim öğretmeni Burcu Gezgin, uzman psikolojik danışman Ertan Görgü ve psikolog İlham Khalilov’un katılımıyla bir söyleşi düzenledik.
Hayatın çeşitli çehreleri üzerine konuşurken psikolojiye başvuruyoruz ister istemez. Kimi zaman bir olayın etkilerinin göründüğünden daha derin olduğunu iddia etmek için, insanın bilişsel yönüne odaklanıyoruz; niyetlerden ve düşünme süreçlerinin etkilenişinden bahsediyoruz, kimi zaman da etki-tepki makinelerine dönüşmemizin ürkütücülüğü oluyor konu. Politika da bu alanlardan biri; psikolojik örgütlenişimiz politik yaşamımıza nasıl etki ediyor, öte yandan politik gerçeklik nasıl bir psikoloji oluşturuyor sorularını cevaplamak için çıkarsamalar yapmaktan alamıyoruz kendimizi.
Bir insanı, duygularını, düşüncelerini anlamak ne kadar mümkün? Psikolojiyle doğrudan ilgiliyseniz, elbette hem yanıtınız kolay, hem yolunuz… İyi de yönteminiz ne? Eleştirel Psikologlar ve Psikoloji Öğrencileri Grubu’na göre, insanı çevresinden, politikadan, toplumsal olaylardan, kültürel ve tarihi geçmişinden arınarak tanıyamaz, tanımlayamazsınız… Çünkü insan içinde yaşadığı toplumdan bağımsız değil, dolayısıyla siyasetten de. Grup da bundan yola çıkarak alternatif psikolojiye dair toplantılar düzenliyor, tartışmalar yapıyor. Zaman zaman 1 Mayıs’taki polis şiddetine karşı bildiriler çıkıyor bu toplantılardan, zaman zaman da bir işçi direnişine destek metinleri. Gelin onları biraz tanıyıp, dertlerini anlayalım.
Psikolog, birisi aracılığıyla veri edinecekse eğer, önce “bilgilendirilmiş onam”ı (informed consent) alınır. Büyülü bir anlaşma anıdır bu aslında: Psikolog, deneyini ifşa etmekte ve denebilir ki dolayısıyla en çıplak haliyle durmaktadır katılımcının (participant) karşısında, aynı zamanda birazdan elde edeceğini veri üzerinde sonsuz, sorgulanmaz ve kimseyle paylaşmak zorunda olmadığı bir hakka sahip olacaktır. Sanki soyunarak giyinmektedir psikolog.
İnsanı anlama çabasının beni getirip bıraktığı kıyının hangi kara parçasına ait olduğunu anlamaya çalışırken elime bir kitap geçti. Kitabın adı “Politik Psikolojinin Cinleri”. Kitap, yazarın değişik yerlerde ve zamanlarda yazdığı beş makaleden oluşuyor.