Erkek şiddetinin psikolojikleştirilmesine izin vermeyeceğiz, her alanda patriyarkayla mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz.
VIII. Eleştirel Psikoloji Sempozyumu, "Mücadeleyi Hatırlamak, Yeniden İnşayı Düşlemek" başlığıyla 18-19-20 Ekim 2024 tarihinde İstanbul'da gerçekleşecek.
Eleştirel Psikoloji Tartışmaları: Türkiye'den Yaklaşımlar, Gündemler, Tartışmalar başlıklı etkinlik dizisimn dördüncüsü 2 Mart Cumartesi tarihinde gerçekleşecek.
Bu rapor TODAP'ın Hatay’da deprem sonrasında, 12 Haziran – 4 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirdiği çalışma sonucundaki değerlendirmelerini, öneri ve taleplerini içermektedir.
Eleştirel Psikoloji çatısı altında özgün tartışmaların sürdürüldüğü etkinlik dizisinin 3. oturumu 17 Şubat'ta.
Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) olarak 5 farklı eksende yaptığımız çalışmalar ile hazırladığımız ve/veya dâhil olduğumuz bildiri, metin ve imza kampanyalarını aşağıda bulabilirsiniz.
Meslek yasamızın olmayışı ve meslek birliği/odamızın eksikliği; bizleri, beraber çalıştığımız diğer meslek çalışanlarını ve psikolojik hizmet alan kişileri olumsuz etkileyecek uygulamalara, hak ihlallerine yol açıyor.
Eleştirel Psikoloji: Yaklaşımlar, Tartışmalar, Gündemler kitabındaki metinlerin, yazarlarının katılımıyla tartışıldığı etkinlik dizisinin 2. oturumu 16 Aralık'ta gerçekleşecek.
7 haftalık Güz Okulu olan bu derslikte, okumalar ve atölyelerle kolektif bir öğrenme deneyimi ile 'psikoloji eleştirisinden' başlayarak 'eleştirel psikolojiye' bir yol haritası çıkaracağız.
TODAP’ın bir bileşeni olarak lisans, yüksek lisans, doktora öğrencilerinin bir araya gelmesiyle Öğrenci Komisyonu’nun 26 Eylül 2023 tarihinde faaliyete geçtiğini bilgilerinize sunuyoruz.
Eleştirel Psikoloji: Yaklaşımlar, Tartışmalar, Gündemler kitabının, yazarlarının katkılarıyla tartışılacağı etkinlik dizisinin ilki Kadıköy'de gerçekleşecek.
"Toplumsal Travmanın Dinamiklerinden Güçlenmenin Olanaklarına: Eleştirel Psikolojik Pencereden Yıkım" başlığı altında kolektif travmayı konuşacağız.
Seçim sürecinin yarattığı iklime ve mültecilere, Kürtlere, kadınlara, LGBTİ+'lara yönelik nefret söylemlerine dair açıklamamızdır.
Psikologlar ve psikoloji öğrencileri olarak biz de 1 Mayıs’ta, bulunduğumuz şehirlerde 1 Mayıs alanlarında olacağız.
Deprem nedeniyle ara verdiğimiz atölye çalışmalarının 4. ve 5. modülleri 30 Nisan ve 7 Mayıs tarihlerinde aynı yer ve saatte gerçekleşecek.
Depremin etkilediği illere dair değerlendirmelerimizi, çıkardığımız bazı sonuçları ve orta-uzun vadeli önerilerimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz.
22-24 Ekim 2021 tarihlerinde çevrimiçi ortamda düzenlenen VII. Eleştirel Psikoloji Sempozyumunun bildiri özetleri Türkçe, Kürtçe ve İngilizce olarak yayınlandı.
VII. Eleştirel Psikoloji Sempozyumu’nu, pandeminin yarattığı belirsizlik nedeniyle daha fazla ertelemek yerine 22-24 Ekim 2021 tarihleri arasında çevrimiçi olarak gerçekleştirme kararı aldık.
Forum: Çalışma Acısı Kimin Acısı?
Tarih: 28 Ekim 2020
Saat: 20.00
Nitelikli Eğitim ve Çalışma Hakkımızdan Daha da Uzağa
Hep birlikte içinden geçmekte olduğumuz bu salgın sürecinde dayanışmanın hem bireysel hem de toplumsal onarım için vazgeçilmez önemde olduğunu düşünmekteyiz.
Şimdiye dek gönderilmiş bildirilerin gelecek yıla aktarıldığını, ayrıca önümüzdeki aylarda tekrar bildiri çağrısına çıkılacağını belirtmek isteriz.
23-24-25 Ekim 2020 tarihinde İstanbul’da “Özgürleşme” ana teması ile gerçekleştirmeyi planladığımız VII. Eleştirel Psikoloji Sempozyumu’nun bildiri gönderme son tarihini Covid-19 pandemisi nedeniyle 1 Mayıs 2020 tarihine erteledik.
Bu noktada, toplumsal ilişkilerimizin ve iyilik hâlimizin “sağlığını” güçlendirebilmek adına, herkesi dayanışma ilişkilerimizi güçlendirmeye davet ediyoruz. Dayanışmayla..
Yer: Türkan Saylan Kültür Merkezi, Konak Kent Konseyi, Kat 3.
Tarih: 12.10.2019
Saat:17:00
Ankara TODAP 12 Ekim Cumartesi günü saat 16:30’da Hezarfen Kafe'de olacak. Sen de gel…
Barışın sağlanamadığı bir alana insanları zorla göndermek yeni yaralar açmaktadır. Göç etmek insan hakkıdır.
Buluşma yerleri: İncirli Metrobüs Duraği
Buluşma saati: 11.30
İletişim: 0532 154 14 54
0544 498 68 12
Herhangi bir etik ihlali, ortaya çıkarmayı ve görünür kılmayı, mesleğimizi ve meslek etiğini savunmanın bir gerekliliği ve aynı zamanda istismara maruz kalmış kişilerle dayanışma yolu olarak görüyoruz.
Tarih: 22 Aralık 2018 Cumartesi
Yer: Turtle's Pub (Alsancak Mahallesi, 1485. Sk. No:22, 35520 Konak/İzmir)
Başlangıç Saati: 20.30
Yer: Ren Bar
Tarih: 15 Aralık 2018 Cumartesi
Saat: 20.00
Adres: Kurabiye Sok. No:19 (Rock’n Rolla yanı) Taksim/İSTANBUL
1. Gün: 24 Kasım 2018 Cumartesi / 10:30 - 17:30
2. Gün: 25 Kasım 2018 Pazar / 10:30 - 17:00
25 Kasım Pazar
İstanbul , Taksim Tünel Meydanı 17.00
İzmir, Kıbrıs Şehitleri Caddesi, ÖYSM önü , 17.00 (İletişim 0 553 3899241)
Ata Soyer Sağlık ve Politika Araştırmaları Merkezi
6 Ekim 2018- Cumartesi
Saat: 17:00
19-21 Ekim 2018, İzmir
Zaman: 29 Eylül Cumartesi, 18.00'den itibaren
Yer: Muaf Kadıköy
Sempozyumla ilgili duyuruları elestirelpsikolojisempozyumu.blogspot.com veya todap.org'tan takip edebilirsiniz.
Katılım formu: https://docs.google.com/forms/d/e/1FAIpQLSdZlAMQZMk_HCxmopMy7P4X7hLEmWWmHvK4fw_oQ_yQh4-9Hg/viewform
8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği Kadın Komisyonu'ndan gönüllüler olarak Mart ayı içinde "Kadınlarla Psikoloji Söyleşileri" düzenliyoruz.
Eleştirel Psikoloji Bülteni'nin Mayıs 2018'de yayımlanacak olan 8. sayısının dosya konusu, Ekim 2016'da gerçekleştirilen V. Eleştirel Psikoloji Sempozyumu'nun da ana teması olan Eleştirel Psikoloji ve Psikososyal Dayanışma olacaktır.
Aşağıda Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) olarak 2016 yılının Ocak ayı ile Aralık ayı arasında yaptığımız işlerin listesini bulabilirsiniz.
Bir-aradalık: Hâller, Dinamikler, İmkânlar
Ekim 2018 / İzmir
Praxis der Kritischen Psychologie in Deutschland und der Türkei/Praxis of Critical Psychology in Germany and Turkey/Rosa Luxemburg Stiftung, Franz-Mehring-Platz 1, 10243 Berlin
24.-25.3.2018
TODAP bülteni olarak faaliyet gösterecek olan Psikoloji ve Toplum'un ilk sayısı karşınızda!
Aslı Karasaç Özkaya program sırasında “norm dışında” kalan cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerine yönelik ayrımcı söylemlerde bulunmuş ve bu kişilere yönelik nefreti desteklemiştir.
1. GÜN: 16 Aralık 2017 Cumartesi / 10:30 - 17:30
2. GÜN: 17 Aralık 2017 Pazar / 10:30 - 17:00
Üzülerek görüyoruz ki, bu açıklamalar, psikoloji alanındaki güncel bilimsel bilgilere dayanmayan, transfobik ve ayrımcı nitelikte açıklamalardır.
1. GÜN: 23 Aralık 2017 Cumartesi / 10:30 - 17:30
2. GÜN: 24 Aralık 2017 Pazar / 10:30 - 17:00
Yer: Leylek Cafe - Küçükparmakkapı Sok. No:15 D:3, Beyoğlu/İstanbul
Zaman: 28 Ekim 2017, 17:00
İletişim: 544 498 68 12, 507 126 95 98
Yer : Kulübe Kafe- 1484 Sk. No : 6 Alsancak
Tarih : 14 Ekim 2017 Cumartesi, 17:00
İletişim : 533 5787999; 553 3899241
2017 Sonbahar grupları şu şekildedir:
- Mesleğe Yeni Başlayanlar Grubu
- Araştırma Alanı Grubu
Yönetmelik değişimin şeffaf ve tartışmalı bir süreçten geçmemesi bu gibi durumların yasallaşacağına dair söylentileri ve kaygıları çoğaltmaktadır.
1 MAYIS'TA ALANLARDAYIZ !
2 Nisan 2017 Pazar 10:00-18.00
Yer: Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST)
5 Mart 2017 Pazar 10:00-18.00
Yer: Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST)
Azınlık, göçmen veya mülteciler için anadil olgusunun hayatın içinde, okulda, terapi odasında veya toplumda nasıl konumlandığını tartışacağız.
Kahvaltı eşliğinde psikoloji eğitimlerini tartışıyoruz.
12 Şubat 2017 Pazar günü saat 11-14 arası Eğitim Sen Taksim
Er ya da geç geleceğini bildiğimiz güzel günler için her koşulda yan yana mücadeleyi sürdürerek...
Zaman: 24 Aralık Cumartesi 19.30
Yer: Leylek Cafe ve Sanat Evi
Küçükparmakkapı Sok. No: 15/3 Beyoğlu
İletişim: 544 498 68 12
24 Aralık 2016 Cumartesi 10.00 / 18.00
3 Aralık Cumartesi günü tüm psikoloji öğrencilerini ve mezunlarını bekliyoruz.
İnsanların birlikte yaşamasının dayanışmayla mümkün olacağına içtenlikle inanıyoruz.
Atölyelerin ilki olan “Ayrımcılık” modülünde; eşitlik, hakkaniyet ve gündelik pratiklerde ayrımcılık ile ilgili başlıklar interaktif etkinliklerle ele alınacak ve ardından deneyim paylaşımları ile pekiştirilecektir.
Yer: Leylek Cafe - Küçükparmakkapı Sok. No:15 D:3, Beyoğlu/İstanbul
Zaman: 5 Kasım 2016, 17:00
İletişim: 544 498 68 12, 507 126 95 98
10 Ekim Ankara Katliamı'nın yıldönümünde, bileşenlerinden olduğumuz PSDA'nın yaptığı açıklamayı paylaşıyoruz.
14-16 Ekim tarihlerinde Mersin'de düzenlenecek olan sempozyumun programına ve kayıt formuna buradan ulaşabilirsiniz.
Orada bulunarak, barışı, psikolojiyi ve kongrelerin sorunlarını konuşacak üyelerimize ve meslektaşlarımıza bu zor zamanlarda bir kez daha selamlarımızı göndeririz.
Bizler Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği(TODAP)'ndeki farklı üniversitelerden öğrenciler olarak tercih döneminde sizlere yardımcı olmak için bir araya geldik.
Herkesi darbelere ve her tür anti-demokratik uygulamaya karşı çıkmaya, dayanışmacı bir mücadeleye çağırıyoruz.
Tutuklulukların son bulması, adalet ve barış talebimizde ısrarcıyız.
TODAP'tan Erkek Psikologlar ve Psikoloji Öğrencileri'nden Bolu'daki Kadın Meslektaşa Dayanışma Mesajı
V. Eleştirel Psikoloji Sempozyumu 14, 15, 16 Ekim'de Mersin'de yapılacaktır. Bildiri özeti çağrısını burada bulabilirsiniz.
29 Mayıs 2016 Pazar 11:00 - 17:00
İhtiyaç duyanlar ve destek almak isteyenler için çalışmalarımızın halen sürdüğünü ve yönlendirmelerin devam ettiğini bildirmek isteriz.
14 Mayıs 2016 Cumartesi / 10:00-18:00
Pazar günü saat 11.00'de Metrobüs Zeytinburnu Durağının çıkışında buluşuyoruz.
Türkiye'yi ve dünyayı özgür, eşit ve adil bir şekilde yaşanabilir yerler yapmak için TODAP olarak psikoloji öğrencilerini ve psikologları 1 Mayıs'ta alanlara davet ediyoruz.
22 Nisan'da Çağlayan "Adalet" sarayında, duruşmalara ilişkin tepkimizi göstermek ve hukuksuzluklara karşı ses çıkarmak için binlerce kişi buluşacağız.
Poyraz Ali Şahsında,
Hapishanelerde Anneleriyle Beraber Tutulan 0-6 Yaş Çocuklar ve Anneleri İçin Özgürlük Talep Ediyoruz.
“Psikoloji Lisans Eğitimi Öğrenci Forumları”nda bir araya geldik. Birinci buluşmayı İstanbul’da ve ardından diğer buluşmaları İzmir, Ankara, Mersin ve yine İstanbul’da gerçekleştirdik.
17 Nisan Pazar, 10.00-17.30
17 Nisan Pazar, 10.00-17.30
Türkiye hükümetini, vicdan, ifade ve örgütlenme hürriyetine ilişkin temel demokratik özgürlüklere saygıyı ve ihlal edilen bütün hakların iadesini temin etmeye çağırıyoruz.
1. Gün: 2 Nisan 2016 Cumartesi / 10:30-17:30
2. Gün: 3 Nisan 2016 Pazar / 10:30-17:30
Meslektaşımız Esra Mungan yalnız değildir!/Our colleague Esra Mungan is not alone!
Muzaffer Kaya yalnız değildir!/Muzaffer Kaya is not alone!
Kıvanç Ersoy yalnız değildir!/Kıvanç Ersoy is not alone!
Chris Stephenson yalnız değildir!/Chris Stephenson is not alone!
Barışın akademisyenleri yalnız değildir!/Academics for Peace are not alone!
Esra Mungan ve üç akademisyen arkadaşı kendi ayaklarıyla gittikleri emniyette, kaçma şüphesi taşımadıkları halde gözaltına alındı.
Psikoloji ve psikiyatrinin kadına ve travmaya bakışı da tarihselliği içinde ele alınmalı elbette. Eğer Vietnam Savaşı’nın sonlarında gelişen savaş karşıtı hareket olmasaydı, savaşan “kahraman” erkeklerin savaş nedeniyle psikolojilerinin bozulabileceği düşünülemezdi dahi.
1. gün: 5 Mart 2016 Cumartesi / 10:30 - 17:30
2. gün: 6 Mart 2016 Pazar / 10:30 - 17:30
Çalıştayın ayrıntılı programına buradan ulaşabilirsiniz.
Çalıştayı 27-28 Şubat tarihlerinde Eğitim Sen 2 No'lu Kadiköy Şubesi Toplantı Salonu'nda düzenliyoruz.
Aşağıda Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) olarak 2015 yılının Ocak ayı ile Aralık ayı arasında yaptığımız işlerin listesini bulabilirsiniz.
Aşağıda Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) olarak 2014 yılının Ocak ayı ile Aralık ayı arasında yaptığımız işlerin listesini bulabilirsiniz.
Aşağıda Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) olarak 2013 yılının Ocak ayı ile Aralık ayı arasında yaptığımız işlerin listesini bulabilirsiniz.
17-19 Şubat 2016
20-21 Şubat 2016
Eşitlik, hakkaniyet ve gündelik pratiklerde ayrımcılık ile ilgili başlıklar interaktif etkinliklerle ele alınacaktır.
Atölye dizisi kapsamında her bir başlık ayrı bir modül olarak ele alınacaktır.
Günlerce, haftalarca süren sokağa çıkma yasaklarıyla yüz binlerce insanın, tüm insan haklarının ihlal edildiği bir süreci yaşıyoruz.
Lambdaistanbul Ruh Sağlığı Komisyonu ve TODAP ortak etkinliği olarak yapılacak atölyenin duyurusunu burada bulabilirsiniz.
“Yurdunu sevmeliymiş insan, öyle diyor hep babam
Benim yurdum ikiye bölünmüş ortasından, hangi yarısını sevmeli insan?”
Bir yandan "Barış ve Psikoloji" temasını önemsediğimiz, bir yandan da kongrenin ücretli olması gerekliliğine ikna olamayışımız nedeniyle Kongre Düzenleme Kuruluna bir çağrı yapmak istedik.
Biz çocuk ve insan hakları örgütleri, sendikalar, meslek örgütleri, akademisyenler, sanatçılar, milletvekilleri, gazeteciler, kadın ve LGBTİ örgütleri, öğrenciler, sivil inisiyatifler, siyasi parti ve oluşumlar olarak ülkemizde 7 Haziran’dan bugüne devam eden çatışma ortamının acilen son bulmasını istiyoruz.
Her şeye rağmen birlikte ve mücadele içerisinde olabilmek, baskı ve sömürünün tüm biçimlerini yerle bir etmemiz için sahip olunabilecek en güçlü umut kaynağıdır.
Yaşananları kınadığımızı tüm kamuoyu ile paylaşmak istiyor, buna derhal son verilmesi gerektiğine inanıyoruz.
LGBTİ mahpusların tek tutulma hali devam etmektedir.
PÖMYAP tarafından düzenlenecek olan ve konuşmacı olarak katılacağımız 2. Meslek Yasası Çalıştayı'nın programını aşağıda bulabilirsiniz.
Bu dayanışmanın bir parçası olarak, fiziksel ve psikolojik yaralarımızı sarmanının dayanışmasını da göstermek önemlidir.
Ev ve kurum ziyaretleri yapmayı, kişileri ruhsal travma ve sonrası oluşabilecekler ile ilgili bilgilendirmeyi, bireysel ve grup psikoterapileri hizmeti sunmayı planlıyoruz.
Dayanışmayı yükselten, kendimizi ifadeyi kolaylaştıran, farklı disiplinlerden deneyimlerimizi paylaşmayı mümkün kılan bir yöntemle biraraya gelmeyi planlıyoruz.
TODAP'ın emek, demokrasi ve barış mücadelesi içinde yer almaya çalışan bir meslek örgütü olduğu düşüncesiyle toplantıyı yine de yapma kararı aldık.
Dünyadaki eleştirel psikoloji pratiklerini tartıştığımız, metin ve deneyimleri eleştirel bir şekilde birlikte okuduğumuz toplantılar düzenliyoruz.
17 Ekim Cumartesi saat 17.00'de...
Savaşı tehlikeli bir ateş oyununa benzetmiştik. İşe o ateşin temel yakıtı nefrettir. Nefret soğukkanlı da olabilen bir yıkıcılıktır.
Deliliğe Övgü ya da Nasıl "Akıl"landık?
Mülteci çocukların eğitim hakkı bir lütuf değil, devletlerin yükümlülüğüdür.
Tüm meslektaşlarımızı, barış ve adalet isteyen kesimlerin yanında olmaya davet ediyoruz.
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Arazisinde Ranta ve Talana İzin Vermeyeceğiz!
Saldırı Kınıyoruz!
Son olarak beşinci buluşmayı yine İstanbul’da gerçekleştirdik.
Bu metinde emek/sınıf eksenli bir yaklaşıma sahip bir öğrenci oluşumunun nasıl özelliklerinin olabileceğine dair bazı fikirler sunacağım.
Gerçekleştirilmesi engellenen Onur Yürüyüşü öncesinde, polisin engellemek istemesine rağmen yaptığımız basın açıklamasının metinlerini burada bulabilirsiniz.
Tüm ruh sağlığı çalışanlarını ve öğrencilerini 28 Haziran'da 13. İstanbul Onur Yürüyüşü öncesinde gerçekleştireceğimiz basın açıklamasına davet ediyoruz.
TODAP ve Lambdaistanbul Ruh Sağlığı Komisyonu olarak birlikte gerçekleştireceğimiz atölyeye hepinizi bekliyoruz.
Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi, Psikoloji Bölümü öğrencileri olarak can güvenliği ve eğitim hakkımızı istiyoruz!
Homofobik/transfobik kitaplara karşı başlattığımız imza kampanyasının metnini aşağıda, kampanya bağlantısını da burada bulabilirsiniz.
Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği olarak bizler, meşru ve güçlendirici hak arayışınızı destekliyoruz.
Psikoloji lisans eğitimini değerlendirmek, eksik yanlarını tartışmak ve bunlara yönelik öneriler getirmek üzere Mersin Üniversitesi’nde bir araya geldik.
Bir önceki toplantıda oluşturduğumuz anketin düşünceler ve öneriler bölümü üzerine çalışmamıza başladık ve anketin uygulama biçimi ile ilgili düşüncelerimizi karara bağladık.
Öğrenci forumlarının beşincisini 17 Mayıs 2015 Pazar günü yeniden İstanbul’da bir vakıf üniversitesinde düzenleyeceğiz.
TODAP üyesi Burcu Çolak'ın bir yazısını paylaşıyoruz.
ODTÜ'de yapılan 3. buluşmanın raporunu burada bulabilirsiniz.
Anket sorularını demografik özellikler, çalışma koşulları, kurum içinde yapılan çalışmalar, tüzük, hak ihlalleri ve öneriler-fikirler şeklinde 6 kategoriye ayırmıştık.
Nitelikli Eğitim ve Çalışma Hakkımızdan Daha da Uzağa
Verilen psikoloji eğitiminin içerik ve/veya yöntemine dair rahatsızlık duyan, bunu değiştirmek isteyen, Mersin ve Adana'daki tüm psikoloji öğrencileri buluşmamıza davetlidir.
Bu davada sadece şirket değil, devlet ve hükümet de sorumludur.
Konuşulamayanın 100. Yılında Psikoloji, Yüzleşme ve Toplumsal Adalet Sempozyumu'nun programını burada bulabilirsiniz.
Eleştirel Psikoloji Bülteni'nin "Direniş, Dayanışma, Psikoloji" başlıklı 6. sayısı yayında.
Dayanışmacı, ortaklaşmacı değerlerin öne çıkarıldığı, sömürüsüz bir dünya için sınıf dayanışmasını yükseltme hedefiyle 1 Mayıs’ta alanlardayız!
Önceki toplantılarda ortaya çıkan tüzük, merkezlerdeki işleyişle çalışma koşulları ve hak ihlallerine dair anket sorularının düzenlenmesi ve genişletilmesi için çalışmalara devam ediyoruz.
Önceki toplantılarda ortaya çıkan tüzük, merkezlerdeki işleyişle çalışma koşulları ve hak ihlallerine dair anket sorularının düzenlenmesi ve genişletilmesi için çalışmalara devam ediyoruz.
İkinci forumu 7 Mart 2015 Cumartesi günü İzmir’de, Türkan Saylan Alsancak Kültür Sanat Merkezi’nde düzenledik.
Öğrenci forumlarının üçüncüsünü 29 Mart 2015 Pazar günü Ankara'da ODTÜ Fizik Bölümü P-1 Amfisi'nde düzenliyoruz.
Herkesi kadına yönelik şiddetle mücadelede hukukun, psikolojinin ve feminist politikanın sınırlarını ve imkanlarını tartışmaya davet ediyoruz.
Bu toplantımızda da yönetmeliği incelemeyi sonlandırarak, anket maddelerini tamamlayıp, anketin içeriğinin ve sorularının nasıl olacağına karar vereceğiz.
18 Nisan Cumartesi günü düzenlenecek olan sempozyumun bilgilerine buradan ulaşabilirsiniz.
Bu toplantımızda da yönetmeliği incelemeye devam ederek anket maddelerini tamamlayıp, anketin içeriğinin nasıl olacağına karar vereceğiz.
Yaşanan vahşetin güç ilişkileri, ataerki ile ilişkisi göz ardı edilerek, erkeklerde bulunan bir bozukluk ve sapkınlıkla açıklanmaya çalışılmasını reddediyoruz.
İmamların dini destek sunmaları için hastanelerde görevlendirilmelerine karşı çıkıyor ve bu protokolün iptal edilmesini talep ediyoruz.
13 Aralık 2014'te İstanbul'da yapılan ilk buluşmanın raporunu burada bulabilirsiniz.
Öğrenci forumlarının ikinci ayağını 7 Mart Cumartesi günü İzmir’de Türkan Saylan Alsancak Kültür Sanat Merkezi’nde düzenliyoruz.
Bir anket formu hazırlayarak yüz yüze görüşmelerin yapılması ve psikologların tabi olduğu yönetmelikle ilgili konuşmak için bir araya geleceğiz.
20 Şubat Cuma günü İstanbul ve İzmir'de basın açıklamaları gerçekleştirilecektir.
Arkadaşları ve üniversitenin öğrencileri 18 Şubat Çarşamba günü saat 09.00'da Çağ Üniversitesi önünde buluşarak karayolunda bir yürüyüş gerçekleştirecektir.
TODAP Ankara Söyleşilerinin ilkini 21 Şubat'ta gerçekleştiriyoruz.
Bu toplantıda, hazırladığımız blogda yayınladığımız anketin sonuçlarından yola çıkarak, yola nasıl devam edeceğimizi planlayacağız.
Bu toplanmada söylemsel psikoloji üzerine konuşmaya devam etmekle birlikte özellikle etnografi üzerine konuşmayı planlıyoruz.
Bu durum açık bir şekilde, insan haklarının ve bunun yanı sıra bilimsel/ mesleki standartların ciddi ihlali anlamına gelmektedir.
Üyemiz Baran Gürsel'in Praksis dergisinde yayınlanan bir yazısını sizinle paylaşıyoruz.
Göçmenlere ve özellikle de kadınlara karşı devlet eliyle yürütülen bu ayrımcı politikalara bir an önce son verilmelidir.
Tartışma toplatılarının beşincisinde eleştirel psikoloji perspektifiyle nasıl araştırma yapılabileceğini konuşacağız.
14 Aralık'ta yaptığımız toplantıda bir araya gelmenin yöntemleri üzerine konuştuk. Başlangıç olarak bir web sitesi oluşturulmasına karar verdik.
Kız çocuklarının evlendirilmesine göz yummak, evlilik içi tecavüze uğramalarına seyirci kalmak demektir.
Verilen psikoloji eğitiminin içerik ve/veya yöntemine dair rahatsızlık taşıyan, bunu değiştirmek isteyen, İstanbul'daki tüm psikoloji öğrencileri ilk buluşmamıza davetlidir.
PÖMYAP 1. Meslek Yasası Çalıştayı'nın programını burada bulabilirsiniz.
Lisans eğitiminin sorun ve ihtiyaçlarının, daha geniş katılımlarla ve daha üretici ortamlarda tartışılmasının anlamlı olacağını düşünüyoruz.
Psikolog ve psikolojik danışman arkadaşlarımıza bir açık toplantı çağrısı daha yapıyoruz.
20 Kasım Çocuk Hakları Günü vesilesiyle yapılan açıklamayı burada bulabilirsiniz.
Psikoz tanısı almış ya da alabilecek kişilerin durumunu tartışmak psikologlar ve psikoloji öğrencilerinin bu durum hakkında ne yapabileceği üzerine de düşünmeyi içeriyor.
Özel eğitim alanında bir dayanışma ağı oluşturma fikrini ve biçim önerilerini birlikte konuşabilmek için sizleri toplantıya davet ediyoruz.
Psikolojide pozitivist araştırmanın nasıl yapıldığını ve buna yönelik eleştirileri tartışıyoruz.
Onur Yaser & Hatice Can’larımız için Adalet Platformu'nun çağrısını paylaşıyoruz.
28 Haziran-31 Ağustos tarihleri arasında Soma'da yürütülen çalışmanın raporunu aşağıda ve ekte bulabilirsiniz.
Kobane’de süren savaşa karşı Türkiye Devleti’nin ve kamuoyunun sessiz tutumundan dolayı büyük bir endişe duymaktayız.
26-27-28 Eylül tarihlerinde ODTÜ'de düzenlenecek olan IV. Eleştirel Psikoloji Sempozyumu'nun programını burada bulabilirsiniz.
IV. Eleştirel Psikoloji Sempozyumu'nun programı 8 Eylül'de açıklanacaktır. Bilginize sunarız.
İndirgemeci ve damgalayıcı bir yaklaşımla kullanılan psikoloji bilgisinin ne kadar tehlikeli olabileceğini biliyoruz.
Kemal Gömi, ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü olduğu için hakkındaki raporlara ve defalarca basına yansıyan hastalığına rağmen infazı ertelenmiyor veya aftan yararlandırılmıyor.
IV. Eleştirel Psikoloji Sempozyumu için bildiri özeti gönderme tarihi 31 Temmuz'a uzatılmıştır.
Bir önceki çağrı metninde verilen e-posta adresi hatalıdır. Bildiri özetlerinin elestirelpsikoloji2014
@gmail.com adresine gönderilmesini rica ederiz.
Biz burada iş barışına ve çalışma özerkliğine daha çok müdahale, hekim odaklı bir bakış açısı, meslekler arası ve meslek içi hiyerarşiyi körükleyen bir anlayış ve niteliksizleştirme görüyoruz.
Hayvan Koruma Kanunu'nda yapılması planlanan değişikliklerle ilgili TODAP üyeleri Özge Kanlı, Umut Şah ve Burcu Çolak tarafından yazılan metni aşağıda paylaşıyoruz.
İyileşmenin ancak ve ancak hakikatin ortaya çıkarılması, adaletin sağlanması ve benzer olayların gelecekte gerçekleşmemesi için gerekli adımların atılmasıyla mümkün olacağına inanıyoruz.
26-27-28 Eylül 2014 tarihlerinde dördüncüsü düzenlenecek olan Eleştirel Psikoloji Sempozyumu'nda sunulacak bildiriler için yapılan çağrıyı burada bulabilirsiniz.
Psikologların Mesleki Hakları ve Meslek Yasası sunumuyla biz de oradayız.
İ.Ü. Psikoloji Bölümü Sosyal Psikoloji Ana Bilim Dalı tarafından düzenlenen toplantının programını burada bulabilirsiniz.
Başka bir çalışma, bilim ve uygulama alanı, başka bir meslek örgütü, başka bir dünya mümkün.
Katılımcısı olduğumuz 'Denetimli Serbestlik Uygulamasinda Sivil Toplum Örgütlerinin Ve Üniversitelerin Rolü Çalıştayı' nın programını buradan bulabilirsiniz.
Aşağıda Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) olarak 2012 yılının Ocak ayı ile Aralık ayı arasında yaptığımız işlerin listesini bulabilirsiniz.
18. Ulusal Psikoloji Kongresi yaklaşırken Türkiye'deki psikoloji
kongreleri hakkındaki bazı fikirlerimizi sizlerle paylaşmak istiyoruz.
“İşkence Alanı Sokaklar: Toplumsal Olaylarda Kolluğun Zor Kullanımı, Etkileri ve Sonuçları” başlıklı forum/sempozyuma herkesi bekleriz.
Haber doğru ise, bahsi geçen psikologun, istismar olayından çocuğun sorumlu olabileceği gibi yanlış bir algı oluşmasına katkıda bulunduğu görülmektedir.
Uludağ Üniversitesi Psikoloji Topluluğu tarafından düzenlenen "Psikoloji Neler Söylüyor?" etkinliğinin programını burada bulabilirsiniz.
Dernek üyesi Baran Gürsel'in "Odalaşmak İsteyen Psikologlar Facebook Grubu, Psikologların Proleterleşmesi ve Federasyona Dair Düşünceler" başlıklı yazısını aşağıda bulabilirsiniz.
F Tipinde Tecrit Bir İnsanlık Suçudur!
Kemal Gömi’nin Af Hakkı Tanınmalıdır!
Psikoloji alanında söz söyleyenlerin yaklaşımları değişmedikçe psikoloji bu vicdan sisteminin işlerliğine katkı sağlamaya devam edecektir.
Serdar Değirmencioğlu Görevine İade Edilmelidir!
Sen bize “ hiçbir şeyi unutamayız, herkes her şeyi hatırlamalı” dedin ya; biz de sana “ umudunu kaybetme, direncini düşürme, yalnız değilsin” demek istedik.
Artık dayanışma ve paylaşımı arttırmanın farklı yollarını bulmanın zamanı geldi. TODAP İstanbul olarak, alanı, imkânları ve sınırlarıyla daha yakından tanımak, alandaki düşünme ve uygulama biçimlerine dair fikirler edinmek için bir deneyim paylaşımı forumu düzenliyoruz.
Derneğimiz üyelerinden İpek Demirok, Ayten Deniz Tepeli ve Büşra Yalçınöz tarafından kaleme alınmış ve Teorik Bakış dergisinin Eylül 2013 sayısında yayımlanmış "Bağzı" Psikoloji Söylemlerine Gezi'den Bir Bakış yazısını burada bulabilirsiniz.
Gezi Parkı'nda düzenlenen ve insanların direnişten önce ve parkta neler hissettiğiyle ilgilenen atölyenin raporu Gezi Direnişi ve Eleştirel Psikoloji Çalıştayı'nda Eser Sandıkçı tarafından sunulmuştur.
Gezi Direnişi'ne yönelik anaakım psikolojik söylem ve müdahaleleri tartışmak ve alternatif psikolojik söylem olanaklarını hep birlikte düşünmek, değerlendirmek ve üretmek amacıyla düzenlediğimiz Gezi Direnişi ve Eleştirel Psikoloji Çalıştayı'na hepinizi bekliyoruz.
Psikologlar Savaş Değil Barış İstiyor!
TODAP Kadın Komisyonu Eleştirel Psikoloji ve Feminizm oturumuyla İktidar ve Dayanışma temalı 8. Karaburun Bilim Kongresi'nde olacak.
Meslek tanımsızlığı ve unvan belirsizliği, psikologlar ve psikoloji öğrencileri için güvenceli çalışma ve toplum yararına nitelikli hizmet sunabilmenin önündeki önemli engellerden biridir. Bu soruna karşı mücadele büyüyerek sürüyor.
Herkes farklı şekilde, farklı deneyimler yaşadı bu süreçte. Bu atölyede amacımız direnişe katılımınız ne düzeyde ve ne şekilde olursa olsun ne yaşadığınızı konuşmak. Ne zaman, nerede, nasıl, kiminle, ne şekilde, ne hissettik, ne düşündük, nasıl davrandık? Gelin birlikte konuşalım, paylaşalım. Birlikte güçlenelim.
Ulaş Başar Gezgin'in 27 Haziran 2013'te Bianet.org'da yayınlanan "Gezi'nin Psikolojisini Anlamak: İçeriden ve Dışarıdan Bakışlar" adlı yazısını aşağıda paylaşıyoruz.
Üyemiz Baran Gürsel'in Kampfplatz dergisinde yayınlanan Sınıf ve Psikolojisi İlişkisini Yeniden Kurmak adlı yazısını aşağıda paylaşıyoruz.
Bizler, Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) olarak adaletsiz, eşitsiz ve baskıcı bu sisteme karşı mücadele etme yönündeki irademizi bir kez daha ortaya koyuyor, ruh sağlığı çalışanları olarak hem yası hem de isyanı sahipleniyor ve herkesi Gezi Parkı Direnişi'nin yarattığı ruhla birlikte omuz omuza mücadele etmeye davet ediyoruz.
Meslek tanımsızlığı ve unvan belirsizliği, psikologlar ve psikoloji öğrencileri için güvenceli çalışma ve toplum yararına nitelikli hizmet sunabilmenin önündeki önemli engellerden biridir.
Kadın Komisyonu’nun amaçları şunlardır:
· Mesleki bilgi ve pratiklerin, feminist metodolojinin bize sunduğu yöntemsel zeminin de katkılarıyla, toplumsal cinsiyet açısından analizine ve yeniden inşasının örgütlenmesine öncülük etmek
Geçtiğimiz 10 yıl içerisinde psikiyatriye ve klinik psikoloji literatüründen pek çok kavram büyük bir hızla günlük hayatımızın bir parçası haline geldi. Öyle ki artık pek çok insan kendinin ya da çevresindekilerin depresif, manik depresif, şizofren, çok kişilikli, antisosyal veya en nihayetinde “deli” olduğuna ilişkin, kimi zaman şakayla karışık, çıkarımlarda bulunabiliyor.
Eleştirel Psikologlar ve Psikoloji Öğrencileri'nin ilk açıklamasıdır. Açıklama 5 Ekim 2008'de yapılmıştır.
Psikoloji toplumsal ve nesnel etkenlerin gizlendiği bir görünüşün pozitivist şemalarla ifade edilme pratiği haline geldi. Bu durumu anlamlandırabilmek açısından bu kitap elzem bir okuma olabilir diye düşünüyorum. Alt başlığı ‘Adlerden Laing’e konformist psikolojinin elştirisi’ olan bu kitapta Jacoby, Freud’un devrimci yönünün unutturulmasını psikolojinin konformist bir anlayışla kurgulanmasına dayandırıyor ve bu durumun sonuçlarına dikkati çekiyor. Jacoby aslında bir tarihçi, ama bu kitabın derdi psikanalizin tarihsel gelişimini anlatmak değil. Psikanalizin, daha çok da marksizmi ve psikanalizi yan yana getirmeye çalışan kuramların konformizme yenik düşme sürecini anlatmak. Temel argüman şu: psikanalizi unutmayı seçtik çünkü psikanaliz rahatsız ediciydi.
Politik kimlikler hakkında psikolojiden yola çıkarak konuşanlar, çok sefer iki kavşaklı bir yolun ağzındadırlar. Ya psikolojinin “bilimselliği”nden yararlanarak, politik kimliklerin nasıl sağlıklı bir olgu olarak, hoşgörülü ve barışçıl bir şekilde inşa edilebileceğinden bahsederler; ya da politik kimlerin “doğallığı”nın psikoloji tarafından nasıl ispat edildiğini iddia ederler. Kapitalist akıl kadar doğal bir şey yoktur, diyebilirler; çünkü evrim bizi rekabet etmeye hazır yaratmıştır. Ya da, bu hırslı dünyada insan kalmanın en doğru ve doğal yolu, “değerlerimizi” muhafaza etmekten geçer; çünkü diğer her türlü oluş biçimi şiddeti, reddetmeyi ve değerlerimize karşı gelmeyi gerektirir. İnsan doğasındaki iyilik, kötülük, yardımlaşma, rekabet ve şiddet üzerine alternatif görüşler içeren yeni kitaplar yayınlandıkça; (Frans De Waal’in İçimizdeki Maymun’u gibi) bu konuda atıp tutmanın bu kadar kolay olmayacağını umut etmek, “iyimserlik hastalığı”na yakalananları (ne mutlu ki!) hasta tutmaya devam ediyor.
Bizler 28 Mart 2006, 14 Temmuz, 20 Ekim 2008 ve farklı tarihlerde
14.05.2009 Persembe gunu, 4. Uluslararasi Homofobi Karsiti Bulusma bunyesinde, ODTU Kampusu Fizik Bolu P2 amfisinde gerceklestirilen Elestirel PsIkoloji Atolyesi oncesinde, ODTU Kampusu Eskisehir Yolu girisi olarak da bilinen A1 numarali girisinde, atolye yurutucusu arkadasimiz PsIkolog Yasemin Mert’e, ODTU Guvenlik Birligi tarafindan zorluk cikarilmis, arkadasimizin adi listede olmasina ragmen iceriye alinmamis, arkadasimizin hakli iceri girme talepleri karsisinda OGB’nin sert tavri artmis ve cikan arbedede arkadasimiz yaralanmistir. Saat 13.00 civarinda, atolye hazirlik calismalarini yapmak icin kampuse gelen arkadasimizdan, kampuse girebilmesi icin guvenlik gorevlileri tarafindan akademik yazi getirmesi gerektigi belirtilmis, arkadasimizin etkinligin akademik bir kuruma bagli olmadigini ve isminin kendilerine verilmis olmasi gerektigini belirtmesine ragmen, guvenlik gorevlileri isim listesini kontrol etmeden keyfi olarak girisine izin vermemislerdir. Bunun uzerine, kampuse girmek uzere olan bir arabaya binmek isteyen arkadasimiza guvenlik gorevlisi hizlica kapiyi carpmis ve bu esnada arkadasimizin eli yaralanmistir. Bunun uzerine sIkayette bulunacagini belirten arkadasimizin talebine ragmen jandarma bolgeye cagirilmamis ve suc duyurusunda bulunmak uzere arkadasimiz bizzat ODTU Jandarma Karakoluna gitmis ve gorevliler hakkinda suc duyurusunda bulunarak zabit tutturmustur. Daha sonra Adli Tip’tan rapor alan arkadasimiz, savciliga suc duyurusunda bulunacaktir.
Psikoloji, politik ve tarihseldir. Elestirel psikologlar, bu gercekliklerden yola cikarak, esitlik ve haklar temelinde, her turlu ayrimciliga karsi bir hatta, ozgürlesmeci ve cogulcu toplumsal bir psikoloji teorisi ve pratigi yaratmayi hedefler.
Milgram’ın yaptığı “otoriteye itaat” deneyi ilgi çekici bulgulara sahiptir: Rasyonalitesi ve tekilliği öne çıkarılagelen bireyin, aslında çevresel faktörlerin derin bir biçimde etkilendiğini ortaya koyar deney. Şiddet eğilimi ya da psikopatolojik özellikler göstermeyen bireyler, bir otorite figürünün yönlendirmesiyle masum birine öldürücü derecede şoklar uygulamaktan çekinmemişlerdir. Deneyin sorduğu soru; insanların günlük hayatta yapmayacakları ya da yapmayı reddettikleri davranışları otorite altında gerçekleştirip gerçekleştirmeyecekleriydi. Bununla beraber, bulguları bireyin ‘itaat etme potansiyeli’ ya da ‘uyum ihtiyacı’ olarak değerlendirenler de oldu. Ancak bu değerlendirme; bireyin deney koşullarındaki davranışı “doğal” bir şeymişçesine görüyor; toplumsal süreçleri ya da otorite ile birey arasındaki ilişkilerin büyük bir kısmını belirleyen tarihsel koşulları hesaba katmıyordu.
Hastanelerde, danışmanlık merkezlerinde, okullarda,devlette, özelde bizler güvencesiz çalışan, işsizlik ve baskıyla "terbiyeedilen" birer işçiyiz, emekçiyiz ve çıkarlarımızın da işçi sınıfının çıkarı olduğunu biliyoruz.
Yaşasın örgütlü mücadelemiz!
Belediyede taşeronlaştırmaya son!
Belediyede, Tekel'de, her yerde direnen işçiler kazanacak!
Psikologlar ve psikoloji öğrencileri olarak güvenceli çalışma ve meslek hakkımızı savunmak için sokağa çıkıyoruz!
İnsan biriciktir. Kendisine, ötekilere ve doğaya zarar vermesi,hatta bunu rasyonel olanın meşru alanına sığınarak yapması ile biriciktir. Uygarlaşan insanın yarattığı pratiklerden biri olan terapiile bu biriciklik yeniden üretilir ve hakim ideolojinin kurguladığınormlara sıkıştırılan birey yüceltilmeye devam edilir.
Bir ay önce başlayan ve kısa sürede tüm ülkeye yayılan Gezi Parkı Direnişi oldukça şiddetli polis müdahaleleriyle karşılaştı ve karşılaşmaya da devam ediyor. Direnişin Lice’de yaşanan devlet terörüne yönelik protestolarla birleşmesi ve Kürt halkının çözüm taleplerini dile getirmek için sokağa çıkmasıyla birlikte polis, şiddeti hız kesmeden devam ettirmektedir. Bu, onu kanıksadığımız anlamına gelmese de, Türkiye’de muhalif ve/veya ayrımcılığa uğrayan, ezilen kesimlere yönelik polis şiddetinin bizlere tanıdık olmadığını söyleyemeyiz. Bununla birlikte bu süreçte dikkatimizi çeken şeylerden biri, polis şiddetine çeşitli mecralarda değinilirken, şiddetin polislerin çalışma koşulları ve bundan kaynaklanan ruhsal/zihinsel durumları ile beraber ele alınması oldu.
İstanbul içerisinde hepimizin sayılı nefes alma yerlerinden biri olan Gezi Parkı'nın sermayenin talanına teslim edilmesinin ardından ağaçların kesilmesiyle başlayan protesto eylemleri ve direniş büyüyerek tüm Türkiye'ye yayıldı. Talepleri için sokağa çıkanlar, karşısında polisin oldukça sert müdahalesini buldu. Kararlı bir direniş ve dayanışma sonucunda Gezi Parkı'nın kapıları halka açıldı. Eylemler ve talepler burada bitmedi. Tüm Türkiye'de hükümet politikalarının ve artan devlet şiddetinin protesto edilmesine dönüşen eylemlere karşı uygulanan polis şiddeti ve yıldırma politikası sürmektedir. Her türlü basın açıklaması yapma ve toplanma özgürlüğünün askıya alındığı, taleplerin ve tepkilerin görmezden gelindiği, ciddi bedensel ve psikolojik yaralanmaların yaşandığı korkutucu bir süreç hükümet ve emniyet güçleri tarafından devam ettirilmektedir.
Türkiye, savaş söyleminin, açık ya da örtük düşmanlaştırma ve hedef göstermenin, öfke ve nefretin sıklıkla toplumsal yaşama hâkim kılındığı bir ülkedir. Bu söylem ve bu söylemin kurduğu politikalar bugüne kadar birçok olayın doğrudan sorumlusu olmuştur. Bugün Reyhanlı’da insanların katledilmesi de açık savaş politikalarının ve kışkırtıcı dış politikanın sonucudur. Bir yandan ülke içerisinde toplumsal barışı tesis etme iddiasını taşırken, diğer yandan nefreti ve savaşçıl siyaseti sürdüren hükümet bu şiddetin başta gelen sorumlusudur.
14 Mayıs'ta Ankara'da* ve 18 Mayıs'ta İstabul'da** yaptığımız basın açıklamalarının metinlerini aşağıda bulabilirsiniz.
Psikologlar ve Psikoloji Öğrencileri 1 Mayıs’ta Alanlarda: Güvenceli Çalışma ve Meslek Hakkımızı Savunuyoruz!
1 Mayıs, emeğin ve toplumsal muhalefetin dayanışmakta ve mücadele etmekte kararlı olduğunu daha güçlü bir şekilde dile getirdiği, bir araya gelmenin gücünün farkına yeniden vardığı ve her canlı için yaşanabilir bir dünya hayalini kutladığı gündür. Bizler, psikologlar ve psikoloji öğrencileri olarak, bu sene de bu ruhla alanlarda olacağız.
Psikologlar olarak yaşadığımız sorunların önemli bir bölümünün kaynağını mesleğimizin tanımlanmamış olması, görev ve sorumluluklarımızın belli olmaması ve unvanımızın yasal güvence altında olmaması oluşturuyor. Alanda hizmet vermeye hazırlanan, hizmet veren ve bizden hizmet alanların haklarını koruyacak emekten ve toplumdan yana bir meslek yasası ihtiyacı açık bir şekilde önümüzde duruyor.
TBMM'de Pervin Buldan tarafından verilen 2771 sayılı önergede psikologların sorunlarının meclisin gündemine alınması ve psikologlar için bağımsız bir meslek yasası oluşturulması için komisyon kurulması önerileri dile getirilmiştir. Psikologlar ve psikoloji öğrencileri için önem taşıyan bu girişimin meclis tarafından dikkate alınması için Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) olarak bir imza kampanyası başlattık. Toplanan imzalar TBMM Başkanlığı'na iletilecektir.
Bir yanda ataerki, kapitalizm, heteroseksizm, militarizm, ulusalcılık... Diğer yanda “tecavüzü çağıran” kadınlar, depresyon tanısı koyulan işçiler, kimlikleri hastalık kabul edilen translar, “antisosyal” addedilen vicdani retçiler, "taş atan çocuklar"... Herkes için bilgi üreten, tarafsız bir psikoloji mümkün mü? Psikolojinin açıkladığı insan deneyimi, tüm insanların deneyimi mi gerçekten, yoksa belirli bir sınıfın deneyimi mi? Psikolojinin kabul ettiği “insan”a ve deneyimine sığmayanlara ne oldu, ne oluyor? Ve belki de en önemlisi, biz ne yapacağız, kimin için, ne için bilgi üreteceğiz: savaş için mi barış için mi, egemenlik için mi eşitlik için mi?
15-16 Aralık 2012 tarihlerinde İzmir'de gerçekleştirdiğimiz 5. TODAP Genel Toplantısında aldığımız kararla TODAP Kadın Komisyonu'nu kurmuş bulunuyoruz.
Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) İstanbul'da kütüphanesini kuruyor, katkılarınızı bekliyor.
2008 yılında ilk Eleştirel Psikoloji Sempozyumu'nun hemen ardından Eleştirel Psikologlar ve Psikoloji Öğrencileri olarak bir araya gelerek çalışma yapmaya başladığımızdan bu yana epey yol katettik. Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) ismiyle derneğimizi kurmamızı da içine alan süreçte psikolojinin eleştirel teorisini üretmek, psikoloji öğrencileri ve psikologların durumunu anlamak ve haklarını savunmak, toplumsal muhalefete katılmak üzere çok çeşitli çalışmalar yaptık. Bizi bir araya getiren bu çabalar, bizi güçlü bir biçimde bir arada tutmayı sürdürüyor.
12 Eylül 2012'de Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin sonlandırılması ve Kürtçe üzerindeki baskıların kaldırılması için başlatılan açlık grevi kırk üçüncü gününe ve dolayısıyla tutuklu ve hükümlülerin sağlığı açısından kritik eşiğe geldi. Burun kanaması, sese karşı aşırı hassasiyet, halsizlik, uykusuzluk, görme ve hafıza kaybı, vücut ağrıları gibi sağlık problemleri yaşamaya başladıkları bildiriliyor. İktidar, eylemcilerin talepleri karşısında suskunluğunu sürdürür ve açlık grevi devam ederse yüzlerce kişinin sağlık ve yaşam hakkının tehlikeye gireceği kesin.
"Trans Kimliklerin Hastalık Tanımından Çıkarılması İçin Uluslararası Eylem Günü" bugün(20.10.2012). TODAP'lı psikologlar ve psikoloji öğrencileri olarak saat 19.00'da Taksim'de düzenlenen eylemde yer alarak, trans kimliklerin hastalık tanımından çıkarılmasına dair verdikleri mücadelede mesleki sorumluluğumuzu yerine getireceğiz.
Aşağıda, Bilgi Üniversitesi Travma Çalışmaları Sertifika Programı üzerine Güneş Sevinç ve Baran Gürsel tarafından yazılmış Psikopolitik Bir Araç Olarak Travma ve Uzmanlaşma; buna cevaben Murat Paker tarafından yazılmış Ezber, Önyargı ve Hakareti Eleştiri Sanmak; Murat Paker'in bu metni üzerine Güneş Sevinç ve Baran Gürsel tarafından yazılmış Murat Paker'in Argümanlarına Dair başlıklı yazıları aşağıda sizinle paylaşıyoruz.
TODAP çeviri ekibi tarafından Türkçe'ye kazandırılan ve Ayrıntı Yayınları tarafından basılan Eleştirel Psikoloji kitabının yazar ve editörlerinden ve bu akımın önemli isimlerinden biri olan aktivist, yazar ve akademisyen Dennis Fox III. Eleştirel Psikoloji Sempozyumu için Türkiye'ye geliyor.
Diyarbakır'da 15-16 Eylül tarihlerinde gerçekleşecek olan III. Eleştirel Psikoloji Sempozyumuna çok az zaman kaldı.
Diyarbakır'da 15-16 Eylül'de düzenlenecek olan III. Eleştirel Psikoloji Sempozyumu sırasında konaklama konusunda şehir dışından gelecek katılımcılara yardımcı olması için hazırlanan otel listesi aşağıda yer almaktadır.
Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Diyarbakır Belediyesi ve Bağlar Belediyesi tarafından 15-16 Eylül'de Diyarbakır, Sümerpark'ta düzenlenecek olan III. Eleştirel Psikoloji Sempozyumu'nun programı aşağıdadır.
TODAP Çeviri Grubu'nun kolektif ürünü olan Eleştirel Psikoloji kitabının tanıtım yazısını ve çeviri ekibinin önsözünü aşağıda bulabilirsiniz.
Bizler, hegemonik söylem karşıtı fikirler ve çözümler üretmeye çalışan alternatif bilişimciler; alternatif, sıra dışı, eli klavye değen ve ücretli çalışan herkesi örgütleme perspektifiyle hareket eden bilişim ve iletişim çalışanları; beyaz yakalı emekçiler arasında dayanışmayı ve örgütlenmeyi geliştirmeyi amaçlayan plaza çalışanları; emek, toplumsal dayanışma ve eleştirel psikoloji çevresinde bir araya gelen psikologlar ve sosyal bilimlerin biat etmeyeceğine inanan sosyologlar olarak 1 Mayıs alanında yan yana, omuz omuzayız.
Geçtiğimiz yıl tüm emekçiler gibi psikologların da hak kayıplarına sahne oldu. Bir yıl kadar önce alanda çalışan psikologların ve psikoloji öğrencilerin itirazlarına karşın büyük kısmı akademisyen olan TPD yönetimi ve sağlık alanında neoliberal dönüşümleri hızlandırarak uygulamak görevini üstlenmiş Sağlık Bakanlığı eliyle hazırlanan ve torba yasa kapsamında kabul edilen psikolog ve klinik psikolog ünvanlarını düzenleyen maddeleri tam da 1 Mayıs arifesinde uygulamaya sokularak Sağlık Bakanlığı'nda çalışan psikologlar koşullu olarak sınav ve sertifikasyona mecbur bırakılarak işten çıkarılma tehdidiyle yüz yüze bırakıldı.
12 Eylül darbesinden sonraki 30 yıllık süreçte toplumun hatırı sayılır bir bölümü devlet eliyle yaratılan sistematik baskılara maruz kaldı ve tüm toplum, faili meçhul cinayetler, yargısız infazlar, zorunlu göç ve işkencelere tanıklık etti. Bu travmatik süreçler gündelik hayatın giderek zorlaşmasına, düşünce ve ifade özgürlüğünün baskılanmasına neden olduğu gibi, geleceğe dair tasarımların silinmesine, barış ve güvenlik içinde bir hayat yaşamanın mümkün olduğuna dair umudun giderek zayıflamasına yol açtı. "Toplumsal yas ve travma hali" olarak tarif edilebilecek bu tablo, hayata tutunma çabasına ket vurdu, örgütlenme ve politik eylemlere yabancılaşmayı da beraberinde getirdi.
Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) olarak antikapitalist, antiseksist hatlar çerçevesinde psikologların özörgütünü oluşturma çabasındayız. 2008 yılının Eylül ayında Eleştirel Psikologlar ve Psikoloji Öğrencileri imzasıyla başladığımız bir araya gelme çabamıza bugün TODAP adıyla devam etmekteyiz. Yaptığımız çalışmalar üç eksen üzerine oturmayı hedeflemektedir. Belki de birbirinden kalın çizgilerle ayrılamayacak olan ve bir meslek örgütünün olmazsa olmazları olan bu üç ekseni ve bizim bu eksenlerde yaptığımız çalışmaları şöyle sıralayabiliriz.
Olup biten ortada, liberal demokrasi göçmen sorununu, dolayısıyla ırkçılığı, deliliğe havale ediyor ve kendini modern dünyanın iktidarı olarak yeniden kuruyor. Yırtabiliyor mu? Muamma...
Ulusal Ruh Sağlığı Eylem Planı geçtiğimiz ay Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın katıldığı bir toplantı ile basına ve kamuoyuna açıklandı. Deprem gündemi ve yapılan çalışmalar gündemimizi öncelikli olarak meşgul etmiş olsa da, insan eliyle yaratılan travmanın boyutları ve psiko-sosyal destek çalışmalarının durumu bize bir kez daha ruh sağlığının önemini ve bu alanda toplum temelli bir perspektif geliştirme gerekliliğini hatırlattı.
Her daim psikoloji ogrencileri olarak calismalarimizi, dusuncelerimizi ve elestirilerimizi paylasmak, birbirimizin fikirlerinden ve sorularindan yararlanmak amaciyla duzenledigimiz toplantilarin ucuncusu icin bir araya geliyoruz.
Aşağıda 2008'in Ekim ayı ile 2011'in Aralık ayı arasında Eleştirel Psikologlar ve Psikoloji Öğrencileri, Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği Girişimi ve Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) olarak yaptığımız işlerin bir listesini bulabilirsiniz.
Üniversite giriş sınavında psikoloji bölümünü tercih edeceklere açık mektubumuzdur.
Her daim psikoloji öğrencileri olarak çalışmalarımızı, düşüncelerimizi ve eleştirilerimizi paylaşmak, birbirimizin fikirlerinden ve sorularından yararlanmak için düzenlediğimiz açık hava toplantılarının ikincisinin konusu Psikoterapi ve Kitleselleşen Bunalım.
Plato ve Aristoteles’in muhtemelen felsefe konuşuyor oldukları o ünlü agora resmini çoğunuz hatırlarsınız herhalde. O zamanlar akademide dersler yürüyerek yapılır ve özgür düşünce teşvik edilirmiş.Bizler de, her daim psikoloji öğrencileri olarak çalışmalarımızı, düşüncelerimizi ve eleştirilerimizi paylaşmak, birbirimizin fikirlerinden ve sorularından yararlanmak için, Açıkhava toplantıları düzenlemeye başlıyoruz.
Sıkıldık; gerçekten sıkıldık! İstiyoruz ki, arzunun birbirinden yaratıcı formlarını konuşalım, cinselliği anlamak için daha fazla fikir üretelim; ama olmuyor, bırakmıyorlar. Aralarında psikoterapist olduğu iddiasındaki bazı kişilerin ve medyatik bir Psikiyatri profesörünün de bulunduğu bir grup, esasen birkaç cinsel yönelimden sadece biri olan eşcinselliği “hastalık” olarak nitelemek için her fırsatı kollamakta.
10 Mayıs meslektaşlarımız tarafından "Psikologlar Günü" olarak kutlanmaktadır. Son yıllarda çalışma alanlarımızda yaşadığımız hak kayıpları ve son olarak da torba yasa vesilesiyle çalışma hakkımızın akademik unvanlar üzerinden özel üniversitelere ve paralı sertifika programlarına devredilmesi, mesleki onurumuzun bir simgesi olan bu günü her senekinden daha anlamlı kılmaktadır.
Geçen 1 Mayıs’tan bu yana psikologlar olarak çalışma alanlarımızda daha çok sorunla yüz yüze gelir olduk. Kapatılan danışmanlık merkezleri ve bir meslek olarak psikologluğun yeniden tanımlanması, alanda çalışanların gündeminin ilk sırasına yerleşti.
Vicdani Retçi Enver Aydemir 24 Aralık 2009 tarihinde gözaltına alındıktan sonra Maltepe Askeri Cezaevinde işkenceye maruz kalmış ve daha sonra Emre İtaatsizlikte Israr ve Firar suçlarından 5 ayrı davada yargılanmıştır. Yargılamasının yapıldığı Eskişehir’de, duruşma sonrası yapılan basın açıklamasından dolayı Halil Savda (Yazar), Mehmet Atak (Oyuncu-yönetmen), Fahri Fatih Tezcan (Yazar), Ahmet Aydemir (Enver Aydemir'in Babası) ve Davut Erkan (Avukat) hakkında Halkı Askerlikten Soğutacak propaganda yaptıkları gerekçesiyle (TCK 318. Madde) iddianame hazırlanmış ve 5 kişi hakkında dava açılmıştır. Davanın ilk duruşması 21 Nisan 2011 Perşembe günü saat 09:30’da Eskişehir 4. Sulh Ceza Mahkemesinde görülecektir.
Homofobiye Karşı Ruh Sağlığı Girişimi, TODAP evsahipliğinde "HETEROSEKSÜEL OLMAYAN BİREYLERE TERÖPATİK YAKLAŞIMLAR" atölye çalışması gerçekleştirecek.
Mecliste görüşülen torba yasanın psikologları ilgilendiren 9. ve 11. maddesinin kabul edilmesiyle yasa Cumhurbaşkanlığının onayına sunulmuştur.
Meclis genel kurulu kararıyla yasalaşma yolunda son dönemece giren son torba yasanın içinde biz psikologlar ve psikoloji öğrencileri için hiç de adil olmayan bir madde de geçiyor. Bu madde yasalaşırsa geleceklerimiz daha da belirsizleşecek. Doğal olarak kafalarımız daha da karışıyor.
Türkiye’de gün geçmiyor ki yepyeni bir ayrımcılık söylemiyle karşılaşmayalım… Eşcinseller, kadınlar, Kürtler, Ermeniler ve daha niceleri üzerinden üretilen nefret söylemlerinin gerek medyada gerekse gündelik yaşamımızda sıkça karşımıza çıkmasından dolayı olsa gerek, artık bu durumu oldukça kanıksamış görünüyoruz. Nispeten göz önünde olan kişilerin bazı çıkışları kimilerimize yer yer “Yok artık, bu kadarı da olmaz!” dedirtiyor, öfkeleniyoruz, belki bu haberleri sosyal paylaşım sitelerinde bu öfkemizi de yorumlarımıza katarak paylaşıyoruz.
Bizler psikologlar, psikoloji öğrencileri ve akademisyenler olarak toplumsal dayanışma ağında yerimizi almak, mesleki ve sosyal haklarımızı korumak, kendini politikadan, üretim ilişkilerinden ve sınıf mücadelelerinden azade gören geleneksel psikoloji anlayışı ile aramıza mesafe koyarak eleştirel ve toplumsal bir psikoloji pratiği yaratmak için TODAP olarak bir araya geldik.
Aşağıda ismi yazılı sendika ve meslek örgütlerinin* çağrıcısı olduğu 3 Nisan'da Ankara'da yapılacak olan güvenceli iş mitingine Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği (TODAP) olarak biz de katılıyoruz. Çoğumuzun büyük bir sorunu olan güvencesiz ve esnek çalışmaya karşı birlikte yürümek için tüm psikologları ve psikoloji öğrencilerini Ankara'ya davet ediyoruz.
Son günlerde basında yer alan, Psikologlara yönelik hak ihlalleri haberleri, TODAP’lı psikologlar olarak, bizleri kaygılandırmaktadır. Meslektaşlarımızın maruz bırakıldığı olaylara ilişkin kaygı verici diğer bir husus da, geçtiğimiz iki ay içinde meydana gelen bu olayların, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’na bağlı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) bünyesinde gerçekleşmiş olmasıdır. Yaşanan olayların sıklığı ve niteliği dikkate alındığında, SHÇEK bünyesinde psikologlara yönelik ayrımcı ve şiddet içerikli bir politika güdüldüğü ortaya çıkmaktadır
06 Şubat'ta TODAP olarak içinde bulunduğumuz Meslek Hakkı Platformu, Taksim İstiklal Caddesi'nde bir yürüyüş ve basın açıklaması düzenledi. Basın açıklamasının metni aşağıdadır.
Psikologlara, Psikolojik Danışmanlara, Psikiyatristlere, Psikiyatri Hemşirelerine, Sosyal Hizmet Uzmanlarına, Öğrencilere ve Kamuoyuna Çağrımızdır.
16 Ocak Pazar günü Taksim'de Meslek Hakkı Platformu tarafından gerçekleştirilen basın açıklamasının metni aşağıdadır.
PSİKOLOGLARA, PSİKOLOJİK DANIŞMANLARA, PSİKİYATRİSTLERE, PSİKİYATRİ HEMŞİRELERİNE, SOSYAL HİZMET UZMANLARINA, ÖĞRENCİLERE VE KAMUOYUNA AÇIK ÇAĞRIDIR.
Tüm Psikoloji Örgütlenmelerine, Psikologlara ve Psikoloji Öğrencilerin Çağrımızdır.
Hep birlikte neler yapabileceğimizi konuşabileceğimiz ve mesleki haklarımızı savunacağımız, farklılıklarımızla bir arada durabileceğimiz, kapsayıcı, demokratik bir derneğin temellerini yakın bir zaman içerisinde atıyoruz.
Uzunca bir süredir, yaşanan taciz ve tecavüz olaylarında yargının ve Adli Tıp Kurumu'nun kadınların ve çocukların mağduriyetini arttıracak yönde verdiği kararlara tanık olmaktayız. Tecavüz kendi başına bir suç iken, ceza kararı için beden ve ruh sağlığının kalıcı olarak bozulup/bozulmadığına ilişkin rapor istenmekte, üniversite hastanelerinden alınan raporlar “duygusal” oldukları gerekçesiyle kabul edilmemekte, süreç uzatılmakta ve failler salıverilmektedir. Bu durum taciz/tecavüze uğrayan kadınlar ve çocuklar kadar toplumun diğer kesimlerinde de onulmaz acılara yol açmakta, çaresizlik ve öfke duyguları yaratmakta, korku kültürünü beslemekte ve erkek egemen sistemin kadınlar üzerinde baskısını arttırarak devam etmesine yol açmaktadır.
Ülkemizin önemli süreçlerden geçtiği şu günlerde, özellikle toplumsal ayrışmalar körüklenmeye çalışılırken bireylerin yalnızlıklarının da buna paralel olarak arttırılması bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor. Her yönüyle ve tüm güçlerini kullanarak yaşamaya çalışan kapitalist düzen, insan psikolojisi üzerinden de devamını sağlamaya çalışıyor. Her şeyin alınır satılır bir pazar olduğu bu ekonomik sistemde mutluluk alıcısı ve satıcısı ile pazarın her yerinde taleplerin arzını üretiyor.
BU SAYININ ANA BAŞLIKLARI:* KÜRT SORUNU* SAVAŞ, SÖMÜRGECİLİK VE PSİKOLOJİ* ELEŞTİREL PSİKOLOJİ* MESLEK YASASI* ÖRGÜTLENME SORUNLARI.
Psikolojinin siyasette bir araç olarak kullanılması ve kullananların deyimiyle Politik Psikoloji'yi düşündüğümüzde Vamık Volkan ve Abdülkadir Çevik öne çıkan isimlerdir. Vamık Volkan, Beyaz Saray'a danışmanlık yapmış olan, FBI'ın hep işe almak için peşinden koştuğundan bahsedilen bir psikiyatristtir.
İstanbul Üniversitesi'nde 24-25-26 Eylül'de düzenlenecek olan II. Eleştirel Psikoloji Sempozyumu'nun programı kesinleşmiştir. Sempozyuma Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği Girişimi olarak biz de katılacağız. Programı aşağıda bulabilirsiniz.
Sırrı Emrah Üçer'in TODAP oluşumuyla ilgili kaleme aldığı inceleme yazısını sizlerle paylaşıyoruz.
Psikolog ünvanı ile çalışma hakkımızın "sertifikalandırma" adı altında ticarileştirilerek elimizden alınmasını, diplomalarımızın değersizleşmesini ve psikoloji eğitiminin daha da eşitsizleşmesini öngören meslek yasası tasarısına karşı 20 Ağustos Cuma günü saat 19:30'da Taksim Tramvay Durağı'nda toplanacak ve varolan haklarımızı da kaybetmemize yol açacak bu tasarıya karşı itirazlarımızı yükseltecek ve toplumdan ve emekten yana bir meslek yasası istediğimizi anlatan basın açıklamamızı okuyacağız.
Psikologların meslek yasasına dair Sağlık Bakanlığı’yla yürütülen görüşmeler ve bu konudaki son gelişmeler hakkında Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği Girişimi olarak bir metin ve bir eylem planı oluşturmaya karar verdik.
Türkiye Psikiyatri Derneği’nin 25.12.2009 tarihinde Mersin İl Sağlık Müdürlüğü’ne yaptığı başvuruyla psikolojik danışmanlık merkezi adı altında faaliyet gösteren merkezlerde “tıp fakültesi mezunu olamadıkları halde hasta muayenesi ve tedavisi” yapıldığı gerekçesiyle bu merkezlerin kapatılması talebinde bulunduğunu görüyoruz.
Psikoloji bilimi üretildiği zamanın iktidar ilişkileri ve ideolojik zeminine bağımlı kalarak bize gerçekliğin sadece yanlı bir kesitini sunmaktadır.
14 Mayıs Cuma günü, Mersin İnsan Hakları Derneği önünden Taş Bina'ya kadar siyasi partiler ve sendikaların da desteği ile, İHD ve TODAP olarak 80 kişinin katıldığı bir yürüyüş düzenledik. Ardından bir basın açıklaması yaptık.
TPD ÇOCUK İSTİSMARINA İLİŞKİN NELER SÖYLÜYOR, NELER SÖYLEMİYOR?
Geçtiğimiz günlerde birçok psikologun gündeminde, işyerindeki sıkıntılar, işten çıkarmalar, taşerona bağlı çalışmanın getirdikleri ve güvencesiz çalışma koşulları vardı.
16. Ulusal Psikoloji Kongre’sine biz de panellerimiz, konuşmacılarımız, katılımcılarımız ve “Kongreler Ücretsiz Olsun” kampanyamızla katıldık. Becerebildiklerimiz, beceremediklerimizle birlikte kongrede eylediklerimiz ve yapmayı düşündüklerimiz yer yer başarılı, yer yer eksik, yer yer umut verici, yer yer umut kırıcıydı
Bu kampanyada tepkimizin Mersin Üniversitesi'ne olduğuna yönelik yanlış anlaşılmaları engellemek için 14 Nisan'da buluşma yerimizi Fen-Edebiyat Fakültesi önüne , 14 Nisan'da Konge'nin salt atölye katılımcılarıyla sınırlı olması nedeniyle buluşma saatimizi 12.00'ye almış bulunmaktayız.
Ücretsiz kongre talebiyle yürüttüğümüz imza kampanyası sırasında en sık karşılaştığımız itiraz kongrelere ücretsiz katılımın mümkün olmadığı yönündeydi. 520 imza ile sunduğumuz talebimize cevap veren Türk Psikologlar Derneği’nin açıklaması da bu talebin yerine getirilmesinin olası olmadığını öne sürüyordu. Oysa sosyal bilimler alanında yapılan kongrelerin birçoğuna katılımın ücretsiz olduğunu biliyoruz.
Bilginin herkes için erişilebilir ve paylaşılabilir olması gerektiği düşüncesinden hareketle Şubat ayı sonunda başlattığımız “ Kongreler Ücretsiz Olsun” kampanyası yaklaşık üç hafta sonunda 520 imzaya ulaştı.
Anormal ve Klinik psikoloji ile ilgili bu yazıda, psikolojik teşhislerin ve müdahale şekillerinin adil olmayan sosyal durumları nasıl pekiştirdiğine; ve beyaz, orta sınıf Kuzey Amerika’lılardan yola çıkılarak varılan normların diğer topluluklara nasıl dayatıldığına değinilecek. Aynı zamanda “İyi hayat” ve “İyi toplum” nosyonlarına yaslanarak bireyselliğin, bir kurtuluşmuş gibi sunulması da aynı eleştirel çizgide ele alınacaktır.
Bilginin alınıp satılabilen bir meta olmaması gerektiğini, herkes için ulaşılabilir olmasını ve meslektaşlar arasında paylaşılmasının etik bir görev olduğunu düşünüyoruz. Bütün bu düşünceler doğrultusunda kongrelerin ücretsiz olarak düzenlenmesini talep ediyoruz.
Büyükşehir belediyesinin geçtiğimiz seçimlerde başta AKP’nin oy kaynağı olmuş beldeler olmak üzere birçok beldede açtığı Kadın Aile Sağlığı merkezleri psikologların da meslek tarihleri boyunca basına yansıyan ilk direnişlerine tanıklık etti.
Bu metin, Türk Psikologlar Derneği’ni, kuruluş amaçlarına uygun şekilde, dernek üyeleriyle birlikte işleyen bir kollektife dönüştürmek amacıyla yapılmış tespit ve önerileri içermektedir.
TEKEL işçilerinin direnişi hızını kesmiyor. Toplumun, işçilerin talepleri ve direnişinin meşruiyetine olan inancı güçleniyor ve perçinleniyor. Bununla güçlenen işçiler, taleplerinde direniyor, geri adım atmayı reddediyor; onlar direndikçe daha fazla insan mücadele hattına daha da güveniyor.
Kapitalizm, savaş ve insan… Kapitalizmin yarattığı ekonomik krizin sonucu olarak, Türkiye’de ve dünyada işsizliğin sürekli arttığını gösteren araştırmalar yayınlanmakta, aynı araştırmalarda iş sahibi olan işçi ve emekçilerin de iş güvencesinin ve sendikal – sosyal haklarının daraltıldığı ortaya konmaktadır. Bununla birlikte, yıllardır süren savaş koşulları insanların en temel haklarını ihlal etmekte ve birlikte özgürce, eşit yurttaş temelinde yaşamalarını engellemektedir.
Türk Psikologlar Derneği ve Türk Psikoloji Öğrencileri Çalışma Grubu tarafından 22 Kasım Pazar günü Ankara’da, Meslek Yasası için düzenlenen eyleme Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği Girişimi olarak biz de destek veriyor ve katılıyoruz. Psikologlar olarak bir meslek yasamızın olmamasının, çalışma alanlarımız olan özel kurumlarda ve kamu kurumlarında, psikolojik hizmetler alanında görev yapan diğer meslek uzmanlarının karşısında bizi eşitsiz, haksız bir konuma koyduğunu biliyoruz.
Testlere başlar başlamaz, bir takım insanlar odama gelmeye başladı. İlk gelen Rıza diye bir tip. Takım elbiseli, sırıtkan.
Ben İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Kadın ve Aile Sağlığı merkezlerinin birinde 2008’in başından beri çalışıyorum. Bu merkezlerde ücretsiz olarak kadınlara sağlık hizmeti ve herkese yönelik psikolojik danışmanlık hizmeti veriliyor. Çalıştığım süre içerisinde yaşadığımız birçok sıkıntıdan birini sizlerle paylaşmak istiyorum. Sözleşmemize göre çalışılan ayı takip eden 20 gün içerisinde maaşlarımızın ödenmesi gerekiyor. Birkaç ay önce ayın 20si olmasına rağmen maaşlarımız ödenmedi ve bize de hiçbir açıklama yapılmadı. Bağlı olduğumuz taşeron şirkete bu durumda neler yapabileceğimizi sorduğumuzda yasal hakkımız çerçevesinde iş yavaşlatma (iş yerine gidip danışan görmeme) yapabileceğimizi söyledi. Bu hakkımızı kullanmak istediğimizi söylediğimizde ise bunun çok sert (!) bir tepki olacağını belirtti. Sonuç olarak, o ay iş yavaşlatma yapmadık ama bu durum tekrarlanırsa bu kez mutlaka yapacağımıza karar verdik. Pek de sürpriz olmayacak ki geçtiğimiz ay bu durum tekrarlandı. Merkezlerde çalışan doktor, hemşire, laborant ve eğitimci arkadaşlara (onlar başka bir taşeron firmaya bağlılar) maaşları ödenmesine rağmen psikologlara ve temizlik görevlilerine maaşlar ödenmedi.
Deneyim paylasimi dedik ya, anlatayim. KPSS'ye girdim, birkaç ay sonra sonuçlar eve postalandı. Bir kağıt, üzerinde bir sürü puan türü, yanında rakamlar var. Hangisi benim asıl puanım, hangisi ile tercih yapacağım, tercih yapacağim yerde beni bekleyen nedir gibi bir sürü soru. Bizim memlekette bu işler boyledir, kumar oynarsınız.
Geçen sene yürürlüğe giren SSGSS yasasıyla birlikte sağlıkta yaşanan ticarileşme hızını artırdı, sağlık hizmetlerinin kamunun elinden alınamsı yönünde büyük bir adım atıldı. Bu yasa devlet hastanelerinde muayene ücretlerinin artırılması, kişilerden alınan katkı paylarının artırılması, ilaçlara ödenen ücretlerde devletin payının azaltılması, emeklilik yaşının artırılması gibi birçok saldırıyı içeriyordu. Uzun süredir sürdürülen sağlıkta ticarileştirme politikalarını n somutlaşmasıydı bu yasa.
Türkiye Psikiyatri Derneği bir bildiri yayımlayarak hekim olmayan kişilerin, ruhsal sorunları ya da rahatsızlıkları olan kişileri muayene etmelerini, tanı koymalarını ve tedavi etmelerini eleştirmiş ve bir takım önerilerde bulunmuştur. Bu öneriler arasında ruhsal sorun ve rahatsızlığı olan vatandaşlarımızın hekim olmayan kişilere başvurmaktan kaçınmaları; yazılı ve görsel basının, taşıdıkları sorumlulukların bilincinde olarak, ruhsal sorunların çözümünde hekim olmayan kişilere programlarında yer vermekten ve dolaylı reklamlarını yapmaktan kaçınmaları gibi maddeler vardır.
Psikoloji ve Psikiyartri yazını içerisinde eşcinsellik günümüzde ve geçmiş yıllarda terapi pratiğinde ve kuramsal çerçevede tartışılmaktadır. Bugün tüm dünyada yaygın olarak kullanılan Amerikan Psikiyatri Birliğinin 1952 yılında ilk defa hazırladığı DSM- Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı nın 4. Gözden geçirilmiş sayısında eşcinsellik bir davranış bozukluğu olarak kabul edilmemiştir. Eşcinselliğin DSM’den çıkarılması DSM 2’nin 1973 yılındaki 7. Basımında sosyal bilimler alanında ilk defa çalışmalar yapan Alfred Kinsey ve Evelyn Hooker’ın araştırmaları sonucunda gerçekleşebilmiştir. 1973 yılından sonra DSM 2’nin sonraki basımlarında ve DSM 3 ün 1987 deki basımına kadar olan basımlarında farklı isimlerle eşcinsellik yer almıştır. 1987’den günümüze kadarki davranışsal bozukluklar kategorilerinde eşcinsellik bir “hastalık” olarak yer almamıştır.
Özel Eğitim Kurumları’nda çalışan psikologlar MEB’in 27 Mart tarihli genelgesiyle bu alanda önemli bir hak kaybı yaşadı. Yeni genelge psikologları engellilerin eğitiminde ve rehabilitasyonunda zorunlu meslek personeli olmaktan çıkararak çok sayıda psikoloğun işsiz kalmasına neden oldu. Mesleki haklarımızı geri almak için TPD öncülüğünde bir imza kampanyası başlatıldı, basın açıklaması ve yürüyüş düzenlendi. Fakat psikologların alandaki yeri ile ilgili belirsizlik devam ediyor. Tüm bu gelişmeleri bu alanda çalışanlarla birlikte yorumlamak, alanda çalışanların deneyimlerinden yararlanmak ve yapılabilecekleri konuşmak için özel eğitim öğretmeni Burcu Gezgin, uzman psikolojik danışman Ertan Görgü ve psikolog İlham Khalilov’un katılımıyla bir söyleşi düzenledik.
Eleştirel Psikologlar ve Psikoloji Öğrencileri olarak başlattığımız imza kampanyasına http://www.petitiononline.com/oss1234/petition.html adresinden ulaşabilirsiniz.
Her yıl haziran ayında yapılan ve milyonlarca öğrencinin “bilgi ve becerisinin” 3 saatte sınandığı ÖSS, bu yıl da binlerce öğrenciyi sınava tabi tutarak üniversite kapısının dışında bırakacaktır.
Bu hafta Eleps Söyleşilerine, "Psiko-politik Açıdan Türkiyeli Psikologlar" konu başlığıyla Murat Paker katılacaktır. Söyleşide, TPD'de yaşanan "Psiko-politik Konum Bildirgesi" sürecindeki tartışmalara değinilecek devamında Türkiye'deki demokrasi ve insan hakları meseleleri konuşulacaktır.
Ozel Egitim Kurumlari’nda calisan psikologlar MEB’in 27 Mart tarihli genelgesiyle bu alanda onemli bir hak kaybi yasadi. Yeni genelge psikologlari engellilerin egitiminde ve rehabilitasyonunda zorunlu meslek personeli olmaktan cikararak cok sayida psikologun issiz kalmasina neden oldu. Mesleki haklarimizi geri almak icin TPD onculugunde bir imza kampanyasi baslatildi, basin aciklamasi ve yuruyus duzenlendi.
14 Mayıs 2009'da saat 17.30 ile 19.00 arası ODTÜ Fizik Bölümü P2 Amfisi'nde bunları konuşuyor olacağız:
> eşcinselliğe bakışın tarihsel dönüşümü
> psikoloji tarihinde eşcinsellik ve terapiler
>LGBTT(LezbiyenGeyBiseksüelTranseksüelTravesti) bireyler ve ayrımcılık
Hayatın çeşitli çehreleri üzerine konuşurken psikolojiye başvuruyoruz ister istemez. Kimi zaman bir olayın etkilerinin göründüğünden daha derin olduğunu iddia etmek için, insanın bilişsel yönüne odaklanıyoruz; niyetlerden ve düşünme süreçlerinin etkilenişinden bahsediyoruz, kimi zaman da etki-tepki makinelerine dönüşmemizin ürkütücülüğü oluyor konu. Politika da bu alanlardan biri; psikolojik örgütlenişimiz politik yaşamımıza nasıl etki ediyor, öte yandan politik gerçeklik nasıl bir psikoloji oluşturuyor sorularını cevaplamak için çıkarsamalar yapmaktan alamıyoruz kendimizi.
Bir insanı, duygularını, düşüncelerini anlamak ne kadar mümkün? Psikolojiyle doğrudan ilgiliyseniz, elbette hem yanıtınız kolay, hem yolunuz… İyi de yönteminiz ne? Eleştirel Psikologlar ve Psikoloji Öğrencileri Grubu’na göre, insanı çevresinden, politikadan, toplumsal olaylardan, kültürel ve tarihi geçmişinden arınarak tanıyamaz, tanımlayamazsınız… Çünkü insan içinde yaşadığı toplumdan bağımsız değil, dolayısıyla siyasetten de. Grup da bundan yola çıkarak alternatif psikolojiye dair toplantılar düzenliyor, tartışmalar yapıyor. Zaman zaman 1 Mayıs’taki polis şiddetine karşı bildiriler çıkıyor bu toplantılardan, zaman zaman da bir işçi direnişine destek metinleri. Gelin onları biraz tanıyıp, dertlerini anlayalım.
Eleştirel Psikoloji Bülteni'nin 2. sayısı yayında.
Psikolog, birisi aracılığıyla veri edinecekse eğer, önce “bilgilendirilmiş onam”ı (informed consent) alınır. Büyülü bir anlaşma anıdır bu aslında: Psikolog, deneyini ifşa etmekte ve denebilir ki dolayısıyla en çıplak haliyle durmaktadır katılımcının (participant) karşısında, aynı zamanda birazdan elde edeceğini veri üzerinde sonsuz, sorgulanmaz ve kimseyle paylaşmak zorunda olmadığı bir hakka sahip olacaktır. Sanki soyunarak giyinmektedir psikolog.
Polis şiddeti hukuk ve adaletin korunması için değil, ezilenlerin kontrol edilmesi ve statükonun devamı için vardır. Toplumsal adaletsizliğin, eşitsizliklerin ve haksızlıkların yeşerdiği Türkiye’de, polisin güç ve yetkilerinin artırılması, özellikle toplumun sosyal, ekonomik ve kültürel acıdan ezilen kesimlerinin kontrol altına alınması, taleplerini dillendirmelerinin önlenmesi, eşitsizliklere karşı direniş güçlerinin ve iradelerinin kırılması için vardır. Polis, bu adaletsiz düzenden fayda sağlayan, güç ve iktidar sahibi azınlığın polisidir. Bu azınlık, ezilenlerin direnişini kontrol altına alabilmek kaygısıyla polisin elindeki yetkileri güçlendirmeye çalışmaktadır.
İnsanı anlama çabasının beni getirip bıraktığı kıyının hangi kara parçasına ait olduğunu anlamaya çalışırken elime bir kitap geçti. Kitabın adı “Politik Psikolojinin Cinleri”. Kitap, yazarın değişik yerlerde ve zamanlarda yazdığı beş makaleden oluşuyor.